100 yıllık darbe sürecinin en kritik kavşağında... (2)
Osmanlı 16. Yüzyıl'da Batı'nın üstünlüğünü görmüş ve bir şeyler yapma zorunluluğu hissetmişti. Reformcu sultanlar orta yolu seçerek Batı'nın askeri, hukuk ve eğitim alanında taklidine...
Osmanlı 16. Yüzyıl'da Batı'nın üstünlüğünü görmüş ve bir şeyler yapma zorunluluğu hissetmişti. Reformcu sultanlar orta yolu seçerek Batı'nın askeri, hukuk ve eğitim alanında taklidine başvurdu. Bu kısıtlı senkronizasyon süreci bürokrat sınıfını oluşturmuş, sultanlar ile Batıcı bürokratlar arasındaki işbirliği Abdülhamid Han döneminde sona ermişti. Çünkü yüzeysel Batıcılaşmanın Osmanlı'yı parçalanmaya götürdüğünü Abdülhamid Han görmüştü. Sorun şu ki karşısındaki yerli/yabancı ittifakı etkisizleştirecek bir çıkış formülü de bulamıyordu. Batı'ya hayran olan ama onu anlamayan bürokratlar ise, üst yapı kurumlarını Batıcılaştırmanın, halka da bunu dikte ettirmenin ülkeyi kurtaracağına dair samimi sayılabilecek bir gayret/inanç içindeydiler.
Batıcı bürokratların ve aydınların sultan ile girdiği mücadele, sınıfsal bir tabana dayanmadığı için, devletin ele geçirilmesi (kurtarılması) halka rağmen bir vesayet hareketi olmuştur ve bu karakter bugüne kadar pek değişmemiştir. Vesayet kurumlarımızın önde gelenlerinin asker, yargı, medya ve eğitim kurumları olması ile Osmanlı'da Batıcılaşmanın bu kurumlarda başlaması arasında doğrudan bir ilişki vardır.