Ah şu zenciler... (4)
Beyaz Türk ve zenci Türk terimleri politik lügatimize yerleşti. Çünkü bir karşılığı var. Batıcılaşmanın kritik kavşaklarından olan Tanzimat ve Islahat fermanlarından itibaren ülkeye giren...
Beyaz Türk ve zenci Türk terimleri politik lügatimize yerleşti. Çünkü bir karşılığı var. Batıcılaşmanın kritik kavşaklarından olan Tanzimat ve Islahat fermanlarından itibaren ülkeye giren çelişkinin bugünkü safhasını yaşarken, karşı karşıya getirilen/gelen iki politik akımı anlatmak için oldukça işlevsel.
Öncelikle şu tesbiti yapalım. 1500. yıldan bir çizgi çekersek, kendisini o tarihten bugüne (doğal gelişimi içinde) getirebilen tek kültür Batı uygarlığı. Bu uygarlık o kadar parlak başarılar elde etti, rakipleri ile o kadar farklılaştı ve onları etkiledi ki, diğer uygarlıklar onun kötü birer kopyaları haline geldiler. Amazon ormanlarının derinliklerinde yaşayan yerlilerin üzerinde imitasyon Nike tişörtünü gördüğünüzde hissettiğiniz o kötü his buna dair.
Batı'nın her alanda yaptığı sıçramadan Osmanlı ve Türkiye'nin de etkilenmemesi beklenemezdi. Üstelik Osmanlı/İslam, Batı uygarlığının kurucu ötekisi idi. Onu diri tutan, ama yok edemeyen, kapsayamayan bir tehdidi/karşıtlığı ima ediyordu. Eğer Avrupa'da o dönemler “Türkler geliyor” alarmı olmasa, keşiflerin yaşanması, savaş ve tarım teknolojisinin ilerlemesi aynı hızda olmayacaktı muhtemelen. Bunun dışındaki bir diğer faktör, Avrupa'nın Osmanlı'nın en güçlü döneminde bile ona direnmek adına gücünün tamamını ayırmamış olmasıdır. Bu sayede artırılan para, enerji ve siyasi akıl modernitenin başlamasını sağlayacaktı.