Bir destanın şifresi: TK-8456…
15 Temmuzu 16’ya bağlayan gece, Türkiye’nin kaderi gitti geldi. FETÖ’cü teröristlerin hedefi öncellikle lideri düşürmek, yani Sayın Cumhurbaşkanımızı öldürmekti. Lider...
15 Temmuzu 16’ya bağlayan gece, Türkiye’nin kaderi gitti geldi.
FETÖ’cü teröristlerin hedefi öncellikle lideri düşürmek, yani Sayın Cumhurbaşkanımızı öldürmekti.
Lider etkisizleştirildikten sonra, oluşan kaosta ya devleti rehin almakta başarılı olacaklar, ya da çıkacak iş savaşı büyük bir keyifle izleyeceklerdi.
Plan mükemmel sayılırdı. Kâğıt üstünde iyi bir hazırlık yapılmıştı. İzmir’den helikopterle hareket eden hainler Marmaris’e geldiklerinde Cumhurbaşkanımızı orada bulamadılar.
Ancak onu Atatürk Havalimanı’nda bekleyen gasp edilmiş F16’lar da vardı.
Bu hain saldırı mesela ABD’de olsa, “Air Force One”, yerini kimsenin bilmediği bir yere doğru gözden kaybolur, başkan durumu oradan vaziyet etmeye çalışırdı.
Ama bizim Başkomutanımız öyle yapmadı. Darbecilerin üzerine, arasına daldı, İstanbul’a ulaştı, halkın arasına katıldı. Vatandaşlarını meydanlara, sokaklara çağırdı.
Darbecilerin kontrol sağlamaya çalıştığı, milletin yüklendiği Atatürk Havalimanı’na TC-ATA koduyla değil, TK-8456 koduyla indi. Pilotun pistte araç olabilir uyarısına karşılık “Bir turlar sonra inersin” dedi Başkomutan.
TK-8456… Ben bu kodu “millet” olarak okuyorum. Devlet kurumlarının esası millettir. Devlet kurumlarının bile, tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi işgal edildiği, buna tevessül edildiği noktada, tek kodumuz, tek şifremiz, sığınağımız sine-i MİLLETTİR.
Başkomutan da MİLLET ordusunun başına geçti, darbeyi püskürttü.
Milleti, onurunu, iradesini aşağılık bir örgüt boğazlamak istedi.