Bir millet uyanıyor, bir devlet ayağa kalkıyor...
Kendi halimizde 16 Nisan halk oylamasını yapmak isterdik. Ama bırakmadılar. Çünkü Türkiye kendi haline bırakılacak bir ülke değildir, hiç de olmamıştır. O yüzden önce Osmanlı’yı...
Kendi halimizde 16 Nisan halk oylamasını yapmak isterdik.
Ama bırakmadılar.
Çünkü Türkiye kendi haline bırakılacak bir ülke değildir, hiç de olmamıştır.
O yüzden önce Osmanlı’yı çökerttiler, sonra da bizi 80 yıl vesayetle yönettiler.
Kendisine yabancılaşan, milleti bir “sorun” olarak gören bir elite de sömürge valiliği görevi verdiler.
Şu CHP’nin çığırtkanlığını yaptığı “kutuplaşma” meselesinin temelinde de sömürge valiliği imtiyazını kaybetme hırçınlığı vardır. Bir ülkede tüm vatandaşların dinleri, meşrepleri vs. bakımından fark gözetmeden bir eşitlenme süreci ancak demokratikleşme olarak adlandırılabilir.
Ama onlar bunu kutuplaşma veya diktatörlük olarak satmaya çalıştılar.
İlginç bir şekilde yerli imtiyazlılar ile Batı’nın Yeni Türkiye’ye karşı tavrı ve söylemleri tıpatıp benziyordu.
FETÖ üzerinden bir yüzyıl daha Türkiye’yi sömürgeleştirme projesi 15 Temmuz’da çökünce, üzerine de devleti millete teslim etme anlamına gelen EVET referandumu gelince takke düştü, kel iyice göründü.
Bakanlarımızı Avrupa’da konuşturmuyor, uçağına iniş izni vermiyor, Hollanda’ya sokmuyor, sınırdışı ediyorlar. Avrupa’daki vatandaşlarımızı da sınırdışı etmekle tehdit ediyorlar. Üstelik bu insanlarımızın büyük kısmı AB vatandaşı.
O sözde demokrasilerinin cilası pul pul dökülüyor.
Sonra da bu uygulamaları nazizim ve faşizm olarak adlandırınca, hop oturup hop kalkıyorlar.
11 seçim kazanmış, darbelere ölümüne direnmiş bir lideri Hitler bıyığıyla resmedip, diktatörlükle itham edince bu demokratik hak tanımına giriyor oysa… Tabii kimin bu hakkı kullanacağıyla ilgili bir yüzsüzlük bu.
EVET meselesi artık bir ülke için siyasi yarıştan çıkmış, emperyalizmle mücadele safhasına geçmiştir.
Burada parti ayrımı yoktur.
Açık konuşayım, EVET’in kazanması için olağanüstü bir gündeme ihtiyacımız yok. EVET bu ülkenin demokratikleşme hikayesinin bir sonucudur ve hedefine varacaktır.
Ancak Avrupa’nın faşizan bir şekilde Hayır’dan yana tavır almasının, içişlerimize müdahale ederek, oy kullanacak vatandaşlarımızın üzerinde Nazi taktikleri uygulamasının bir anlamı vardır.
Türkiye’nin uzaktan kontrol edilemeyecek bir ülke olması anlamına gelecek EVET reformuna karşı oluşan bu ittifakın tavrı, tezlerimizin en güçlü kanıtlarından birisi haline kendiliğinden gelmiş durumdadır.
Küreselciler, ki Avrupa Birliği bu ekolün kontrolündedir, dünya hegemonluğunu sürdürmek için, yükselen ülkelerin içinde kontrol ettikleri aktörleri harekete geçirdi. Brezilya’da, Mısır’da başarılı oldular. Çin ile daha ciddi bir kapışmanın eli kulağında.