Bir ölüm kalım savaşındayız...
Şemdinli’de Durak karakoluna yapılan saldırıda onu asker beşi sivil olmak üzere 15 vatandaşımız şehit oldu. Milletimizin başı sağolsun. Şehitlerimizin mekanı cennet olsun. Tüm bu kayıplarımız...
Şemdinli’de Durak karakoluna yapılan saldırıda onu asker beşi sivil olmak üzere 15 vatandaşımız şehit oldu.
Milletimizin başı sağolsun. Şehitlerimizin mekanı cennet olsun.
Tüm bu kayıplarımız yüreklerimizi dağlarken, sözler kifayetsiz kalıyor. Ama aynı zamanda bize hep aynı gerçeği hatırlatıyor. Bu ülkede, bu coğrafyada yaşamanın bir bedeli var. Milletimiz bu gerçeğin farkında. Hamasete pabuç bırakmıyor. 15 Temmuz’da şehit olamadığı için üzülen nevi şahsına münhasır, değerli bir halkız.
Açıkçası, 15 şehit verdiğimiz gün başka bir şey yazmak içimden gelmedi.
Milletimizin feraseti ve değeri üzerinde bir yazı yazmak şehitlerimize olan borcumuzdur diye düşündüm.
İkinci Dünya Savaşı’nda, neredeyse bütün Avrupa, Nazilere teslim olmuştu. Hitler elini kolunu sallayarak Polonya’yı, sonra Fransa ve Avrupa’nın geri kalanını teslim aldı. Nazilere karşı gerçek bir direniş sadece Yunanistan ve Yugoslavya’da görülecekti.
Hatta 1940’larda birçok Avrupalı mütefekkir ve siyasetçi, birleşik Avrupa’yı Hitler’in kuracağına ikna olmuş, sürecin tamamlanmasını bekliyordu.
Böyle olduğu için de Avrupa’yı ABD ve Kızılordu “kurtardı.”
Öyle olduğu için de koskoca Avrupa savaş sonrasında ABD ve Rusya vesayetine girdi. Marshall yardımı ve koruma için Avrupalılar ABD’ye adeta yalvarıyordu. ABD ise Polonya’dan Bulgaristan’a kadar olan kısmı Rusya’ya teslim etmeyi çoktan kabul etmişti. Doğu Avrupa Stalin faşizmi ile savaştan sonra soykırıma uğradığında kimsenin umurunda olmadı.
Avrupa Birliği’nin atası AET, Avrupa Para Birliği gibi kurumlar bugünün 200 milyar dolara yakın bir ABD Doları’yla ABD tarafından kuruldu. Batı Almanya bir ABD mamulü oldu. Deutsche Markı bile ABD’de basılıp uçaklarla Federal Almanya’ya taşındı.