Demirel’den Kılıçdaroğlu’na, halka teslim olmamanın hazin hikâyesi…
İki gün önce Sabah gazetesinden Hasan Bülent Kahraman, Süleyman Demirel ile ilgili yazısında, Demirel'in esas olarak Cumhuriyetçi ideoloji (Ve onu hazırlayan Kemalist devletçilik) ile Batıcı bir sağ politikayı...
İki gün önce Sabah gazetesinden Hasan Bülent Kahraman, Süleyman Demirel ile ilgili yazısında, Demirel'in esas olarak Cumhuriyetçi ideoloji (Ve onu hazırlayan Kemalist devletçilik) ile Batıcı bir sağ politikayı benimseyişi ile anlaşılabileceğini ifade ediyordu.
Kahraman şöyle önemli bir tespitte bulunuyordu.
“Demirel bütün siyasal ömrünü devletle vatandaş arasında, büyük metropol sermayesiyle küçük taşra sermayesi arasındaki salınımda geçirdi. Dolayısıyla bu alanların ürettiği kültürel değerleri de siyasetinde birbiriyle yarıştırdı. Siyasal koşulların oluşturduğu denge politikası içinde bazen birinden yana bazen diğerinden yana çıkmıştır.”
Kahraman'ın ifade ettiği gibi, günün sonunda Demirel'in bugünkü CHP (ve AK Parti'nin merkez sağdan kovduğu irili ufaklı partiler) ile aynı noktaya hizalanması da şaşırtıcı değildi.
28 Şubat'ta muhtemelen merhum Erbakan'ın başına bir iş gelmesinden de korkmuştur. Demirel “açık askeri bir darbeyi önledim” derken buna inandığı da doğrudur.