Deveyi iğne deliğinden geçirmek...
The Guardian, seçimlerden hemen önce, 31 Mayıs sayısında Erdoğan'a dönük sert bir başyazı yayımlamıştı. Erdoğan'ın kişisel hırslarına yenik düşmüş ve otoriterliğe...
The Guardian, seçimlerden hemen önce, 31 Mayıs sayısında Erdoğan'a dönük sert bir başyazı yayımlamıştı. Erdoğan'ın kişisel hırslarına yenik düşmüş ve otoriterliğe kaymış bir risk unsuru olarak resmedildiği başyazı, onun daha fazla güç kazanmaması gerektiğini şehvetle vaaz ediyordu.
Bu söylem bizlere yabancı değildi. Çünkü Erdoğan ve Davutoğlu karşısında hizalanan yerli beş benzemezlerin (sanki kulaklarına bir yerden üflenmiş gibi) ana argümanı da buydu. Seçimden dokuz ay önce 52 kişinin ölümüne neden olmuş çağrıyı yapan Demirtaş ve HDP, Çözüm Süreci'ni etkisizleştirdikleri ve “Seni başkan yaptırmayacağız” dedikleri oranda demokrasi şampiyonu olmakta, suç delilleri medya tarafından itinayla silinmekteydi.
Guardian, Erdoğan'ın başkanlık sistemi de dahil birtakım reformlar için anayasayı değiştirebilecek çoğunluğa sahip olmak istediğini hatırlatırken, bu değişikliklerin aslında kötü olmadığını, anayasanın şu halinin zaten “mükemmellikten uzak” olduğunu söylüyor ama ekliyordu: “Ancak bu değişiklikler Erdoğan'ın kişiliği söz konusu olduğunda sorunlu olarak görülmeli.”
Kulağınızda yine “Seni başkan yaptırmayacağız” sözleri çınladı değil mi?
Guardian, Ortadoğu'nun durumu göz önüne alındığında Türkiye'nin hala “kaya” olduğunu, birkaç on yılda dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer alabileceğini ifade ederken, sanki bu başarı AK Parti'nin eseri değilmiş gibi, sorunun Erdoğan olduğunu sert sıfatlarla sürekli tekrarlıyordu.