Erdoğan’ın yolu, hikâyenin gücü…
Bir Post-Erdoğan (Erdoğan’sız dönem) açmak konusunda dereden tepeden gelip birleşenler adına bir fikir kırıntısı bulabilmek için uğraşıyorum. Ve tabii ki CHP, Paralel ve PKK’dan bahsetmiyorum, onların...
Bir Post-Erdoğan (Erdoğan’sız dönem) açmak konusunda dereden tepeden gelip birleşenler adına bir fikir kırıntısı bulabilmek için uğraşıyorum. Ve tabii ki CHP, Paralel ve PKK’dan bahsetmiyorum, onların durduğu yer net. Post-Erdoğan dönemini kapatmanın gayesi sadece pozisyon kaygısı ise, vay halimize! Benim düşünceme göre, bir “fikri” ayrılık söz konusu ise, bunun nedeni “Erdoğan’ın yolu”. İzlediği yol ve yöntemler… Erdoğan’ın bence en çok tepki çeken tarafı, ortalama sağduyuyu temsil ederken başarıdan başarıya koşuyor olması. “Ortalama” sözcüğünü burada doğru anlamıyla, ülkenin ortalama sağduyusu ve yerel özelliklerini temsil etme anlamında zikrediyorum. Biz ya Batı hayranlığına, ya da Batı düşmanlığına alıştırıldık. Bu durum Batıcılaşma, devşirilme sürecimizin bir sonucu. Erdoğan ne öyle, ne de böyle… Kültürel, sosyal özellikleri bakımından bizlerden biri, iyi bir baba, iyi bir mümin. Batıcılar gibi kendisiyle kavgalı değil. Hatasız değil elbette, ama yanlışlarından öğrenme kapasitesine sahip. Tabanı ise kendisi ile son derece rasyonel bir ilişki içerisinde. İlahlaştırma, kültleştirme “eleştirileri” taktik. Hizmet ediyor, halk iradesini koruyor, halkın hayat kalitesini, itibarını yükseltiyor ve bu nedenlerle de çok seviliyor.