İki kez aynı delikten sokulmak ya da “masaya oturun” teklifi…
Çözüm Süreci aslında 6-8 Ekim’de bitmişti. 6-8 Ekim tarihi özenle seçilmişti. Çünkü 10 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmış, AK Parti kısa bir süre sonra...
Çözüm Süreci aslında 6-8 Ekim’de bitmişti.
6-8 Ekim tarihi özenle seçilmişti. Çünkü 10 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmış, AK Parti kısa bir süre sonra gireceği zor bir genel seçim öncesi genel başkanını değiştirmiş, yeni hükümet henüz kurulmuştu.
Bu önemli değişikliğin bir kaos fırsatı yaratacağı hesaplanmış olmalı.
PKK ve HDP, arkalarına aldıkları Doğan ve Gülen medya desteğiyle, 2013’ün ortalarından beri, önce EL Kaide, sonra DAEŞ propagandasını ustaca yapmaktaydı.
17/25 Aralık yolsuzluk susturucusu takılmış darbe girişimi istenen sonucu vermemişti. Belki bu yüzden, belki de darbeler serisinin önemli bir ayağı olarak MİT TIR’ları operasyonu geldi peşinden…
1 Ocak’ta Kırıkhan’da ve 19 Ocak 2014’te Adana’da MİT TIR’ları Adana Başsavcısı’nın maestroluğunda, Vali Hüseyin Avni Coş’un çabalarına rağmen durduruldu. 125 kişilik jandarma ekibi, MİT nensuplarını paralel haber ajansının hazır bulunduğu ortamda hırpaladı ve bunu dünyaya “Türkiye DAEŞ’e yardım ediyor” şeklinde servis etti.
Bu girişimin birkaç kritik amacı vardı.
İlki, Türkiye’nin aslında bir iç meselesi sayılan Suriye iç savaşında operasyonel kabiliyetini yok etmek, onu kör bir noktada kıstırmaktı. Türkiye “DAEŞ’e yardım etme” yaftasıyla askeri/siyasi/istihbari yeteneğini kaybedecek, öte yandan kendisini temize çıkarmak için belki Suriye’ye girmek zorunda kalacaktı.
Kurulan tam bir kaybet/kaybet tuzağıydı.