“PKK ile çözüm mözüm yok”un Türkçe meali…
Geçen yazıda bahsetmiştim. Tam yüz yıl önce de, Suriye Vilayeti gibi merkezlerde yaşayan Arapların ama özellikle milliyetçilikten etkilenmiş “Genç Arapların”Osmanlı idaresine...
Geçen yazıda bahsetmiştim. Tam yüz yıl önce de, Suriye Vilayeti gibi merkezlerde yaşayan Arapların ama özellikle milliyetçilikten etkilenmiş “Genç Arapların”Osmanlı idaresine dönük “Islahat” talepleri vardı.
Dil serbestiyeti, otonomi, Avrupalı vali ve yönetimde yer almak istiyorlardı.
Bu vilayetlerde ne Osmanlı parası, ne Türkçe artık geçerliydi oysa. Beyrut gibi şehirlerde sizi görkemli ecnebi okullar karşılarken, Osmanlı’nın açıp desteklediği okullar hem sayıca az, hem de kalite olarak çok kötüydü. Osmanlı, buralarda gelişebilecek isyanlara karşı sadece bastırma gücüne güvenirken, aslında kültürel olarak bu bölgelerin çoktan fethedilmiş olduğunu es geçiyordu.
Bu eğilimi bir Truva Atı gibi kullanan büyük devletler de hem Osmanlı payitahtında, hem de çevre vilayetlerde açtıkları okullar, medyaları ve ekonomik yatırımlar ile duygusal/kültürel fethi böylece tamamlıyorlardı. Milliyetçilik ideolojisi, eşitlik/özgürlük söylemi ve kültürel sıçramayla aslında Osmanlı’yı sömürgeleştirmişlerdi; mesele taksimata kalmıştı.
Bir ülkeyi demokrasi söylemi ve eğitim üzerinden fethetmek eski bir usül gördüğünüz gibi.
Bu manada, ideoloji olarak Osmanlı’ya sokuşturulan Türkçülük’ün yanında, İslamcılık ve Osmanlıcılık zaten bir rakip olmaktan bile acizdiler. Araplar gibi, birçok Müslüman kavim arasında, bu yumuşak yüzle işe başlayan “böl/yönet” oyununun tuzak olduğunu, Müslüman Osmanlılarla yaşamanın daha hayırlı olduğunu söyleyenler çıkıyordu. Ama onlar, argümanlarını destekleyecek bir güç ile Osmanlı’yı arkalarında hissedemiyorlardı. (Bunu 2. Abdülhamid yapmaya çalışırken hal edilmişti.)