Türkiye’nin değil, AB’nin Türkiye’ye katılmaya ihtiyacı var...
Bir haftalık Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ndeki mesaimiz bugün (cuma) sona eriyor. Verimli bir hafta olduğunu söyleyebilirim. Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’nun genel kuruldaki konuşması oldukça etkili oldu. Bu durumdan...
Bir haftalık Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ndeki mesaimiz bugün (cuma) sona eriyor. Verimli bir hafta olduğunu söyleyebilirim. Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’nun genel kuruldaki konuşması oldukça etkili oldu. Bu durumdan rahatsız olanlar da tabii ki oldu. Komisyonlar ve genel kurulda bunu dile getirmeye çalıştılar; ancak zayıf kaldılar. Suriye ve Ukrayna konusu gündemin başında olmasına ve birkaç karar taslağının kabul edilmesine rağmen, hâlâ bu konunun ciddiyetinin sadece Avrupa’ya dönük mülteci akınının yarattığı sıkıntı boyutunda algılandığı da ortada. Birçok parlamenter ama özellikle bu konuda bedel ödeyen ülkelerden gelen temsilciler olarak konunun vahametini anlatan konuşmalar yaptı. Bunların başında Türkiye delegasyonu geliyor. Tabii ki Ukraynalılar da başı çekiyor. Ancak bu konuşmalar bolca alkış almasına rağmen, ne Esed’i, ne de Putin’i zorlayacak bir tavra dönüştü. Bunun bir nedeni Avrupa Konseyi ve Birliği başat ülkelerinin sorunu sadece kendilerine dokunduğu ölçüde ciddiye alma bencillikleriyse, bir diğeri de kıtanın gittikçe siyasi, ekonomik ve nüfus anlamında tayin edici gücünü kaybediyor olması. Evet, tüm kurumlarıyla Avrupa bizlerin atfettiği güce artık sahip değil. Merkel’in birden meleğe dönüşmesinin bir nedeni de bu.