Yoldan çıkan bizleriz...
Yazının asıl başlığı “Muhalefet ve medyanın sorumluluğu” idi. Ama böyle bir başlık atmak bana çok naifçe geldi, değiştirdim. Çünkü sorumluluk sözcüğü ile bizim...
Yazının asıl başlığı “Muhalefet ve medyanın sorumluluğu” idi. Ama böyle bir başlık atmak bana çok naifçe geldi, değiştirdim. Çünkü sorumluluk sözcüğü ile bizim oligarşi medyası ve muhalefeti yanyana getirmek oksimoron üretmek gibi.
Hürriyet veya Doğan medyası uygun şartlarda her zaman Ahmet Kaya'lara “Vay şerefsiz” manşetleri atmaya, Savcı Kiraz'ın şakağına dayanmış terörist namlusundan poster çıkarmaya hazır olacaktır mesela. Şartlar değişmedikçe yeni yeni Ahmet Hakanlar, Ertuğrul Özkökler, başka paralel ihanet örgütleri yaratılır. Bu bir para ve organizasyon meselesidir. O organizasyonun arkasından yumruk sallayan asıl iktidar merkezlerini çökertmeden, paçozluk her zaman prim yapar. Aklar itinayla kara, karalar da ak gösterilir.
Zaten bunu yapmayacak adama da Hürriyet'i satmazlar. Şahıslar birer teferruattır. Tabii ki bu onların mesuliyetini yok etmez, vebalı gibi dolaşır ve işlevleri bitince buharlaşırlar.
Elinde Star ve Yeni Şafak gazetelerini sallayıp hedef gösteren, Doğan medyada bağlama görünümlü keleş çalan modeller yaratmak da her zaman en kolay iş olmuştur. MLKP'nin parti görünümlü ESP'sinin liderini HDP'ye monte eder, beyaz Türk sosyalistlerini Truva atı gibi Kürt siyasi hareketine puntolar, Çözüm Süreci'ni infilak ettirirsiniz. O da verilen görevi “laikiyle” yapar ve mesela nefret ettikleri millet iradesinin temsilcilerine Suruç saldırısını yaftalar, sokak çağrıları yapar vs... Bunlar çocuk oyuncağı işlerdir.