Zincirleri kırmanın gereği…
Kabul etmek gerekir ki, her çağın hegemon devletleri bulunmakta ve bu pozisyon, diğer devletler üzerinde tasarruf kullanma gücü olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum, sadece siyasi, askeri, kültürel ve ekonomik...
Kabul etmek gerekir ki, her çağın hegemon devletleri bulunmakta ve bu pozisyon, diğer devletler üzerinde tasarruf kullanma gücü olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum, sadece siyasi, askeri, kültürel ve ekonomik gücün meşru rekabeti olarak tezahür etmemekte, dünya kaynaklarının kontrolünde birçok gayrimeşru ve karanlık yöntemler hep devrede olmaktadır.
Böylelikle, ya kaynak ya da olası rakip olarak görülen hedef ülkeler, kendi gündemlerini belirleyememekte, adeta bir angaryalar fırtınasında sürüklenmektedirler. İçeride birliğin ve istikrarın sağlanamaması, o ülkelerde siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri zayıflık oluşturmakta, toplumsal barış hep tehdit altında kalmaktadır. Bu zayıf dengeler, istendiği anda tetiklenerek bir darbeye, savaşa veya ekonomik huzursuzluğa dönüşebilmektedir.
Sorunlara odaklanamamak, potansiyelleri gerçek hedefe doğru harekete geçirememek, ilan edilmiş olsun veya olmasın, tahakküm altına alınmış olmak demektir. Türkiye, bu kıskaçtan çıkm