Kazakistan’da son durum, Ankara’nın yaklaşımı
Dünyanın herhangi bir yerinde, bir yerden birden bire duman çıkmaya başlamışsa, ciddi bir hadise yaşanmışsa, o işin arkasında bir ‘güdümleme’ olup olmadığını zihninizde tartmaya...
Dünyanın herhangi bir yerinde, bir yerden birden bire duman çıkmaya başlamışsa, ciddi bir hadise yaşanmışsa, o işin arkasında bir ‘güdümleme’ olup olmadığını zihninizde tartmaya ‘zamanlama’ üzerinden başlayabilirsiniz.
Hem bizim bu coğrafyada, hem de başka yerlerde ‘Zamanlaması manidar’ lafını literatürümüze yerleştiren, gerçekten de harici müdahale/manipülasyon kuşkusunu beraberinde taşıyan çok olay olmuştur.
Kazakistan’da geçen hafta patlak veren olaylara dair başından itibaren zihinleri meşgul eden önemli bir soru var:
Bu karışıklıklar, belli bir plan çerçevesinde önceden planlanarak, manipüle edilerek, sonuçları hesap edilerek bilinçli bir şekilde mi çıkartıldı?
Yoksa LPG fiyatlarına yüzde yüz zam yapılması üzerine birikmiş bir öfkenin bir anda patlaması ile mi ortaya çıktı?
Kazakistan’daki karışıklıkların başladığı ilk günlerde kulak verdiğim diplomatik bir kaynak, “Bu olaylar başkaları tarafından başlatılmış olmasa bile, gelinen nokta itibarıyla başkaları tarafından kaşımaya müsait hale geldi” demişti.
Olayların bir ‘manipülasyonla’ başlatılmış olabileceğine dair kuşkuları besleyebilecek önemli bir ayrıntıya, Sabah Gazetesi’ndeki köşesinde SETA Vakfı Genel Koordinatörü Burhanettin Duran’ın yazısında rastladık.
SOVYETLER BİRLİĞİ AYRINTISI
Neydi o ayrıntı?
Protestoların başlangıcının Sovyetler Birliği’nin yıkılışının 30’uncu yıldönümüne denk gelmiş olması:
Burhanettin Hoca’nın yazısından ilgili kısmı alıntılayalım: