Yumuşak güç-sert güç-dış politika
Mayıs 2013’ten itibaren somutlaşarak karşımıza çıkan bütün kirli senaryoların kesiştiği temel bir nokta var.Ak Parti hükümetlerinin dış politika yaklaşımı ile bunu ters yüz edip eski haline...
Mayıs 2013’ten itibaren somutlaşarak karşımıza çıkan bütün kirli senaryoların kesiştiği temel bir nokta var.
Ak Parti hükümetlerinin dış politika yaklaşımı ile bunu ters yüz edip eski haline getirmeye çalışan uluslararası konsorsiyum ve bunun içerideki müttefikleri arasında süregiden bir çarpışma hali.
İki tez çarpışıyor.
Eskiden olduğu gibi “Türkiye kendi içine kapansın, ‘gönül coğrafyası’ diye nitelendirilen sınır ötesi halklarla temasını tümden kessin” diyen tezle, “Türkiye’nin içe kapanma lüksü yok” diyen ikinci anlayış sert bir kapışma sürecini yaşıyor.
Meseleyi soyut bir fikir jimnastiği üzerinden yürüttüğümü düşünenler varsa eğer, onlara, karşımıza çıkan bütün krizleri böyle bir bakışla değerlendirmeleri halinde neyin ne olduğunu kolayca anlayabileceklerini söyleyebilirim.
Ak Parti hükümetlerinin gönül coğrafyasına bir tutam zeytin dalı uzatması, o coğrafyaların halklarının da buna “Biz de varız” cevabıyla mukabele etmesi, uluslararası kurulu düzen dediğimiz fincancı katırlarını ürküttü.