ABD’nin haline gülmeli mi yoksa ağlamalı mı?
Amerikan dış politikasının geçirmekte olduğu hastalık dönemi, dünyanın her köşesini istikrarsızlığa sürüklemekte... Bunu biz Amerika'nın izlemekte olduğu Suriye politikası dolayısıyla da...
Amerikan dış politikasının geçirmekte olduğu hastalık dönemi, dünyanın her köşesini istikrarsızlığa sürüklemekte... Bunu biz Amerika'nın izlemekte olduğu Suriye politikası dolayısıyla da hissetmiyor muyuz? Bu politika sonucu PKK/PYD terör örgütü, Amerika'nın Ortadoğu'daki en yeni müttefiki değil mi?
Rusya ile ilişkiler
Amerikan dış politikasının geçirmekte olduğu hastalığın Rusya ile ilişkilere yansıması ise dramatik boyutlara ulaştı. Amerikan başkanlık seçimlerine Rusya'nın müdahale ettiğine ilişkin hayali korkular, sonunda iki ülkenin diplomatik ilişkilerini kopma noktasına getirdi. İki ülke de karşılıklı olarak birbirlerinin diplomatik temsilciliklerini daraltıyorlar.
Nükleer savaş mı?
Tabii en ciddi olay ise, süper devlet Amerika'nın minyatür Kuzey Kore ile bir nükleer savaşın eşiğine gelmiş olmasıdır. Kuzey Kore'nin birbiri ardınca gerçekleştirdiği füze denemeleri ve son olarak patlattıkları hidrojen bombası, Amerika'yı çılgına çevirdi. Bu krize diplomatik bir çözüm aramak yerine bölgeye yaptıkları yığınak ve her biri diğerinden daha sert olan açıklamalar "Dünya bir nükleer savaşın eşiğinde mi" sorusunu sorduruyor.
Trump'ın durumu
Bütün bunlara ek olarak Başkan Trump'ın Venezuela'ya askeri müdahale yapılabileceği ihtimalini gündeme getiren sözleri, yine Trump'ın içe dönük bir ekonomik politikayı işaret eden "Önce Amerika" çizgisindeki açıklamaları, hastalıklı dönemi daha da ateşlendiriyor. Bütün bunlara ek olarak Amerika'nın içindeki radikal bölünme ve Trump'ın Başkanlıktan ayrılmak zorunda kalacağı şeklindeki yorumlar, bu ülkedeki istikrarsızlığı artırıyor.