Amerikalı ve Avrupalı politikacılar Türkiye’deki yönetimin farkında değiller mi?
Nasreddin Hoca bir gün yolda eski bir tanıdığına rastlamış. Hoşbeşten sonra bu eski tanıdık Hoca'yı yemeğe davet etmiş, "Hocam yarın akşam bize gel, tuz ekmek yeriz, sohbet ederiz" demiş.
Hoca ertesi akşam o adamın evine gitmiş.
İkinci katta kurulu sofranın çevresine çökmüşler. İşin garip yanı, sofrada adamın söylediği gibi sadece tuz ve ekmek varmış.
Hoca çaresiz ekmeği tuza batırıp yerken, sokaktan bir dilencinin sesi gelmiş. Dilenci kapıda durmuş, "Allah rızası için fakire bir sadaka verin" diye sesleniyormuş.
Dediği dedik adam
Bu sesten rahatsız olan ev sahibi kalkıp pencereye gitmiş. Aşağı eğilip kapıdaki dilenciye "Defol git, aşağıya gelirsem seni gebertirim" diye bağırmış.
Ancak dilenci ev sahibinin bu tehdidine hiç aldırmamış... "Allah rızası için fakire bir sadaka verin" diye seslenmeye devam etmiş. Ev sahibi de yine "Defol git, aşağıya gelirsem gebertirim" diyerek aşağıya bağırmış. Bu durumu izleyen Nasreddin Hoca yerinden kalkıp pencereye gitmiş.