Biraz dünden biraz bugünden
Meteoroloji yönetimi günlerdir İstanbul'a kar uyarısında bulunuyor. Bu satırları yazdığımız ana kadar kar yoktu, ama galiba gece olacakmış. Hep geçmiş günleri düşünüyorum. 1986 yılında...
Meteoroloji yönetimi günlerdir İstanbul'a kar uyarısında bulunuyor. Bu satırları yazdığımız ana kadar kar yoktu, ama galiba gece olacakmış. Hep geçmiş günleri düşünüyorum.
1986 yılında Davos toplantılarını izliyordum. Dağda yürürken ayağım kaydı, bacağım kalçadan kırıldı. Gece hastaneye yattım. Bir hafta sonra da eve gelmek üzere uçağa bindim. Ama eve ulaşmak mümkün değildi.
İstanbul belki de yüzyılın en büyük soğuğunu yaşıyordu. İstinye tepesindeki evimizin her yeri karla kaplanmıştı. Eve ancak tahterevalli sırtında dört kişinin taşımasıyla çıkabildim.
Dediler ki, bu çok büyük bir soğuk. Oysa 1954 ya da 55'i hatırlıyorum. İstanbul Boğazı'nı yürüyerek geçenler bile vardı. Karadeniz'den kopan buzlar Boğaz'ı bir buz yolu haline getirmişti.
MASAL GİBİ GELİYOR
Bütün bunları hatırlarken aklıma ilkokuldan liseye kadar okuduğum Ankara yılları geliyor. Şimdiki gibi gökdelenler, otobanlar Ankara'da yoktu. Soğuk bir kış günü sıcaklık -18 ile -22 arasında değişirdi. Kazayla burnunuzu cama dayasanız anında yapışırdı. Ve o havada hepimiz yürüyerek okullarımıza...