Çok şey değişti ama değişmeyen alışkanlıklarımız da var
Bugünün dünden en büyük farkı, ezberlerimizin bozulmuş olmasıdır... Eski Türkiye'de birileri beyinlerimizi öylesine yıkardı ki, hiçbir mekanik veya kimyasal temizleyici bunlar kadar etkili olmazdı. 1930'larda yurdun...
Bugünün dünden en büyük farkı, ezberlerimizin bozulmuş olmasıdır... Eski Türkiye'de birileri beyinlerimizi öylesine yıkardı ki, hiçbir mekanik veya kimyasal temizleyici bunlar kadar etkili olmazdı.
1930'larda yurdun demir ağlarla örülü olduğunu düşünmüyor muyduk? "İç ve dış düşmanlar" söylemi içinde kendi halkımızı da, resmi ideoloji dışındaki düşüncelerin ve hatta inançların sahiplerini de, kara listelere almıyor muyduk? Ekonomide Merkez Bankası memurlarının dünyadaki bütün para birimlerinin değerlerini belirleyebileceklerini zannetmiyor muyduk?
Yeni aristokrasi
Kendilerini "Beyaz Türkler"in aristokrasisi olarak gören holding patronlarının, iki kuşak öncesinin esnafları olduklarını da biliyoruz artık... "Beyaz Osmanlılar"ın yani "Azınlıklar"ın nasıl tasfiye edildiklerini de ve yerlerine ikame edilenlerin nasıl sermaye sahibi kılındıklarını da artık irdeleyebiliyoruz.
Hizmeti görmemek
Ama değişmeyen toplumsal alışkanlıklarımız da var. Ülkeye hizmet edenlere karşı, bir nevi öfke ve hatta kin besliyoruz bilinçaltımızda...