Donald Trump’ı izlerken Amerikalılara acıdım
Önceki gün Washington'da Donald Trump'ın Bakanlar Kurulu toplantısı televizyondan canlı yayınlanıyordu. Bu toplantıda Trump ve Hazine Bakanı, Türkiye'yi yine tehdit ettiler. Trump daha sonra yazdığı tweette, Türkiye'nin...
Önceki gün Washington'da Donald Trump'ın Bakanlar Kurulu toplantısı televizyondan canlı yayınlanıyordu. Bu toplantıda Trump ve Hazine Bakanı, Türkiye'yi yine tehdit ettiler. Trump daha sonra yazdığı tweette, Türkiye'nin yıllarca Amerika'dan yararlandığını ama şimdi vatansever papaz Brunson'ı tuttuğunu falan yazdı.
Zavallı Amerika
Trump'ı ve bakanlarının (Sekreterler) gösterilerini izlerken, Amerika Birleşik Devletleri denilen o büyük ve güçlü ülkenin düştüğü acıklı hale üzüldüm. Bu adam bir Başkan gibi değil televizyonda "Apprentice" programı yapan bir showman gibi davranıyordu. Ağzını, dudaklarını büke büke, Türkiye'nin dost bir ülke olmadığını falan da söylüyordu. Yargılanan ajan papaz Brunson'ın Türkiye'nin elinde rehine olduğunu söylüyordu.
Ne zannediyor?
Bu adam nasıl zengin olmuş ve sonra hangi rüzgarla ABD'nin başkanlığına gelmiş anlamak mümkün değil. Türkiye'yi ne sanıyor acaba? Geçenlerde 600 bin nüfuslu Karabağ'ın dünya barışını tehdit edebileceğini söylüyordu. Şimdi de 80 milyonluk Türkiye'yi yaptırımlarla tehdit edebiliyor.
Yalnız değiliz
Ayrıca yalnız değiliz bu dünyada... Eylül ayında Japonya'nın en büyük 250 şirketinin CEO'ları İstanbul'da toplanıyor. Türk-Japon İş Konseyi Başkanı Şerif Tosyalı bu bir günlük çok önemli toplantı için bütün hazırlıkları tamamladı. Aynı şekilde Çin'in en zengin 59 işadamının üye olduğu ve Alibaba'nın patronu Jack Ma'nın başkanlığını üstlendiği "Çin Girişimcisi Kulübü" üyeleri de Türkiye'ye gelmeyi planlıyorlar.
Maganda zengin
Donald Trump'ı ipini kopartmış ve elbise değiştirir gibi kadınlarını değiştiren bir Amerikan zengini olarak ve şimdi de uluslararası düzenin içine eden bir adam olarak izlerken, bendeki "Zengin" imajını Trump'ın değil, rahmetli Vehbi Koç'un temsil ettiğini düşündüm.
Keşke okuyabilseydi
Vehbi Koç'u anarken, onun 1987'de yayınlanan "Hatıralarım, Görüşlerim, Öğütlerim" kitabına yine baktım. Kitabın sonunda "Koç'un beğendiği sözler" ekinde özdeyişler var. Keşke Trump bunları okuyabilseydi ve kendisine biraz çekidüzen verebilseydi. Bu kitaptan alıntılar yapayım...
"-Bir zenginin mezar taşında şunlar yazılıydı: Toplamayı yapar, çarpmayı bilir, hayatta hiç çıkarmayı bilmezdi. Öldükten sonra varisleri bölmeyi öğrendiler."
"-İyi bir damat, kazanılmış bir erkek evlat... Kötü bir damat, kaybedilmiş bir kız evlat"
"-Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştiremeyeceklerimi kabul için sabır ve ikisini de birbirinden ayırmak için akıl ihsan eyle!"
Çocuklar ve babalar
"-Çocuklar babaları hakkında ne düşünür: 6 yaşında: Babam her şeyi biliyor/ 10 yaşında: Babam çok şey biliyor/ 15 yaşında: Ben de babam kadar biliyorum/ 20 yaşında: Şu muhakkak ki babamın öyle fazla şey bildiği yok/ 30 yaşında: Bir kere de babamın fikrini sorsam fena olmayacak/ 40 yaşında: Ne de olsa babam her şeyi biliyor/ 50 yaşında: babam her şeyi biliyor/ 60 yaşında: Ah babam hayatta olsaydı kendisine danışabilseydim."