Dünyaya açılmak, dolara bağımlı olmak mı demekmiş?
Sabah birbirleriyle karşılaşanların ilk konuşma konusu "Duydun mu dolar kaç lira olmuş" şeklinde bugünlerde... Bir referandum yapılsa ve halka "Rahip Brunson'u ABD'ye verelim ve doların değerini düşürelim mi" diye...
Sabah birbirleriyle karşılaşanların ilk konuşma konusu "Duydun mu dolar kaç lira olmuş" şeklinde bugünlerde... Bir referandum yapılsa ve halka "Rahip Brunson'u ABD'ye verelim ve doların değerini düşürelim mi" diye sorulsaydı... Acaba cevap "Evet" mi yoksa "Hayır" mı çıkardı?
Eski günler
Turgut Özal'ın Türk Lirasına konvertibilite kazandırdığı 1980'lere kadar hayatımız bir film senaryosu içindeymişiz gibi, gerçeklerden uzak biçimde geçerdi. Merkez Bankası bürokratları doların, sterlinin, markın fiyatını belirlerlerdi. 1946'da falan olduğu gibi kriz birikimi olduğu zamanlarda devalüasyon yapılırdı. Yurtdışına çıkarken döviz Merkez Bankası'ndan resmi kur fiyatı ile satın alınırdı. Ama bu alım 200 dolar civarında olabilirdi. İhtiyaç duyulan miktar ise Kapalıçarşı piyasasından alınırdı ve bu miktar yurtdışına çıkarken diş macunu tüpü içinde falan gizlenirdi.
Tehlikeli durum
1974 Temmuzunda TRT için Cenevre'deki ateşkes görüşmelerini izliyordum... İhtiyaç duyduğum para Cenevre'deki bir banka aracılığı ile gönderilirdi. O bankaya gittiğimde tanıdık Türklerle karşılaştığım zaman hepsi yüzlerini örtmeye çalışırdı. Çünkü bir dış bankada hesabı olmak affedilmez bir suçtu o zamanlarda... "Araştırıcı gazeteci"ye adları çıkanlar kurbanlarına ilk olarak "Yoksa İsviçre bankalarında hesabınız mı var" diye sorarlardı.
Dolara bağımlılık
Ekonomide dünyaya açık olmanın bedeli, Amerikan dolarına bağımlı olmakmış. ABD bir ülkenin rejimine takıp o ülkeye yaptırımlar uyguladığı zaman, ilk adım dolar kullanımının yasaklanması oluyor. Yaptırımların delindiği ise dolar hareketleri izlenerek anlaşılıyor. Ve Amerika'nın attığı her adım, hedef ülkenin parasının dolar karşısında değer kaybetmesi şeklinde yansıyor. Bunu biz Brunson krizinde gördük. İran, Rusya, Venezüella, Brezilya gibi ülkelerin paraları da bunu yaşadı.
Krizi iyi yönettik mi?
Burada soru, "Acaba ajan papaz Brunson krizini iyi yönetebildik mi" şeklinde olabilir. Çünkü Brunson'ın tutukluluğunu ev hapsine çevirmek yerine doğrudan tahliye kararı çıksaydı daha doğru olmaz mıydı? Çünkü özellikle ABD Başkan Yardımcısı olan yobaz Evangelist Pence, Brunson ev hapsine çıktığı anda Türkiye'ye yaptırım uygulanacağını tweet'lemişti. Ve Allah saklasın mesela FETÖ'cüler Amerika ile ipler iyice kopsun diye Brunson'a suikast falan düzenlerlerse, neler olur?
Evet... Doların fiyatı dışında konuştuğumuz bir konu var mı şu günlerde?