Gerginlikten kaçış için kitap sayfaları en iyi sığınaktır
Konuşmak bizi diğer canlılardan ayıran belki de en büyük özelliğimiz... Konuşmak ve düşünmek bir araya gelince ne müthiş pırıltılara tanık oluruz...Örneğin Selahattin Demirtaş konuşunca...
Konuşmak bizi diğer canlılardan ayıran belki de en büyük özelliğimiz... Konuşmak ve düşünmek bir araya gelince ne müthiş pırıltılara tanık oluruz...
Örneğin Selahattin Demirtaş konuşunca çıkan bu pırıltılar düşünce ve siyaset dünyamızı aydınlatmıyor mu? "Taksim işçilerin Kâbe'si, Kudüs de Yahudilerin kutsal mekânlarıdır. Dini inançların merkezleri mabetleri vardır. Onun dışında hiçbir yerde onu yapamazsınız" demek için kim bilir düşünce dünyasındaki fırtınalara nasıl kaptırdı kendisini. Bir cümle ile dünyadaki ve yurttaki sorunsallara çözüm üretenlerden Mesut Yılmaz'ın da daha önce "Avrupa Birliği'ne giden yol Diyarbakır'dan geçer" dediğini hatırlamaz mıyız?
Eksikli sözler
Ama bütün bu parlak sözlere gerçekler de katılsa daha etkili olmazlar mı? Mesela Mesut Yılmaz "Avrupa Birliği'ne giden yol sadece Diyarbakır'dan değil, Brüksel'den, Berlin'den ve hatta Rum Kıbrıs'tan da geçer" deseydi, AB'ye giden yolun neden uzun ve ince olduğunu daha doğru anlamış olmaz mıydık?
Aynı şekilde Selahattin Demirtaş "Taksim sadece işçilerin değil, gezicilerin de, Kudüs ise sade Yahudilerin değil Müslümanların da kutsal mekânlarıdır" deseydi, bu söylem daha kapsamlı bir içeriğe sahip olmaz mıydı? Ama seçim sath-ı mailine girilmiş olan bu ortamda siyasetçilerin dilleri ile beyinleri arasındaki iletişimin zaman zaman kopması doğaldır.