Her gün dünü yeniden yarına taşımaktan bıkmadık mı?
Yıllar önce 2006'da televizyonda izlediğimiz "Day Break" diye bir Amerikan dizisi vardı. Bu dizinin kahramanı olan detektif Brett Hooper her sabah uyandığı zaman, önündeki 24 saatte neler olacağını ve bir cinayetin zanlısı...
Yıllar önce 2006'da televizyonda izlediğimiz "Day Break" diye bir Amerikan dizisi vardı. Bu dizinin kahramanı olan detektif Brett Hooper her sabah uyandığı zaman, önündeki 24 saatte neler olacağını ve bir cinayetin zanlısı durumunda kalacağını bilerek, bir gün önceki yaşamına yeniden başlıyordu.
Bir kısırdöngü
?Sosyo-politik yaşamımız da Day Break'in senaryosundaki sanal kısırdöngüye benzemiyor mu? Her sabah uyandığımızda o gün de geçmişte yaşadıklarımızı yeniden yaşamaya mecburmuşuz gibi hissetmiyor muyuz kendimizi? Geçmişte bu kısırdöngüyü askeri darbelerin Kemalist gerekçelerle demokrasiye ara vermeleri şeklinde yaşardık. Bugün ise 17-25 Aralık'ı Rıza Zarrab davası ile ve Gezi kalkışmasını da 15 Temmuz Darbe Girişimi ile yeniden yaşamıyor muyuz?