Irak Kürt Yönetimi ile yeniden diyaloga girmeliyiz
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani'nin bağımsızlık referandumu sonrası Bağdat, Tahran ve Ankara'yla gerilen ilişkileri yeniden geliştirmek istediğini söylemesi değerlendirilmelidir....
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani'nin bağımsızlık referandumu sonrası Bağdat, Tahran ve Ankara'yla gerilen ilişkileri yeniden geliştirmek istediğini söylemesi değerlendirilmelidir. Neçirvan Barzani bu konuşmasında "Türkiye kötü yıllarda bize kapılarını açtı. Türkiye dahil bütün ülkelerle sorunların çözümü için görüşmek istiyoruz. Türkiye'yle, İran'la ilişkilerimiz var. Çaba gösteriyoruz, göstermeye de devam edeceğiz" demiş.
Eski güzel günler
Barzani'nin söylediği gibi gerçekten Türkiye kötü yıllarda Kuzey Irak Kürt Yönetimi'ne kapılarını açmıştır. Ama Kuzey Irak Kürt Yönetimi de, Türkiye'nin güvenliğini ve bütünlüğü hedef alan PKK terörizmine karşı her zaman Türkiye'nin yanında durmuştur. Kürt milliyetçiliğini kötüye kullanmamış, bir nefret ve ayrılık öğesi olarak bu milliyetçiliği istismar etmemiştir.
Mali yetersizlikler
Mesud Barzani için bağımsızlık referandumuna giden yolun açılması, Bağdat'taki merkezi yönetimin, Kuzey Irak Kürt Yönetimi'nin hakkı olan petrol gelirlerinin yüzde 17'sini vermemesi ile başlamıştır. Aslında bu konuda Bağdat yönetimini suçlamak da pek doğru olmaz. Çünkü Bağdat'ı da parasal açıdan zora düşüren ülke ABD'dir. Bağdat ABD'nin zorlaması ile işgal tazminatı olarak Kuveyt'e milyarlarca dolar ödemiştir. Sonuçta Erbil'e gereken ödeme yapılamayınca da, Erbil yönetimi mali açıdan iflas noktasına gelmiştir.
Bir fırsat
Başta da söylediğim gibi Neçirvan Barzani'nin "Türkiye dahil bütün ülkelerle sorunların çözümü için görüşme istiyoruz" şeklindeki sözleri, geçmişteki güzel günleri yeniden canlandırmak için bir fırsattır. Özellikle ABD'nin Kuzey Suriye'de bir PKK/PYD içerikli Kürt devleti kurmayı planladığı bu dönemde, Ankara ile Erbil arasındaki diyalog her zamankinden daha önemlidir.
Anlamlı mesaj
Ortadoğu'nun mezheplere dayalı olarak bölünme planlarının yapıldığı günleri yaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti ise varlık felsefesi olarak ne mezhepçiliğe ne de ırkçılığa prim vermiş bir devlettir. Bu dönemde Kuzey Irak Kürtleri ile sıcak ilişkileri yeniden canlandırmak, hem Ortadoğu'yu konu alan bölücü projelere cevap olacak hem de Türkiye'nin vatandaşları olan Kürtlere dönük anlamlı bir mesaj oluşturacaktır.