İşgal altındaymış gibi davranarak demokrasiyi yozlaştırmayalım
İşgal edilmiş topraklardaki halkların beklentilerini herhalde en iyi bizler bilebiliriz. Birinci Dünya Savaşı sonrasında bizim topraklarımız da işgal altında değil miydi?
Adana'da, Antep'te, Maraş'ta, Urfa'da başlayan direnişler ve Samsun'a çıkan Atatürk'ün önderlik ettiği Kurtuluş Savaşı, bu topraklarda yaşayan babalarımızın dedelerimizin beklentilerine birer cevaptı. "Kurtuluş"tu bu beklentinin adı...
Filistinliler ve işgal
Bugün işgal altındaki Filistin'in ezilen halkı da, bir Bandırma gemisini beklemiyor mu? Ya da Amerika Irak'ı işgal ettiğinde bu ülkenin halkı "Sonunda Saddam'dan kurtulduk" diye mutluluk yaşarken, işgalin ne anlama geldiğinin farkında değil miydi? Irak topraklarında DEAŞ'ın nasıl yeşerdiğini anlamak için, işgalin Irak halkında ne tür beklentiler doğurduğunu irdelemek yeterli olabilir.
Karıştırmayalım
Kurtuluş Savaşı'mızı da, Cumhuriyetimizin kuruluşunu da iyice geride bıraktığımız bu dönemde, bir siyasi iktidardan hoşnut olmamakla, ülkenin bir yabancı güç tarafından işgal edilmiş olmasına karşı gösterilmesi gereken tepkileri asla karıştırmamalıyız. Bir siyasi lidere karşı gösterilen sevgisizliklerle, ülkeyi işgal eden askeri güce karşı seslendirilen sevgisizliği asla karıştırmamalıyız. Eğer farkları hâlâ içselleştiremediysek, geride kalan yılları boşuna geçirmişiz demektir.