“Know-how” yerine “knowwho” ilkesini seçenlerin dünyası
Zaman zaman soyut düşünmek de gerekiyor. Kişilere takıntılı yazılara ara verip büyük doğruları aramakta sayılamayacak kadar çok yarar vardır. Adamını bul Rahmetli Nejat Eczacıbaşı uzun...
Zaman zaman soyut düşünmek de gerekiyor.
Kişilere takıntılı yazılara ara verip büyük doğruları aramakta sayılamayacak kadar çok yarar vardır.
Adamını bul
Rahmetli Nejat Eczacıbaşı uzun yıllar süren gözlemlerini "Dünyada knowhow önemlidir, bizde ise know-who önemlidir" şeklinde özetlemişti. Gerçekten bilgisiz ve görgüsüz oldukları her davranışlarından anlaşılan insanların "Adamını bul" ilkesine dayalı yöntemleri ile toplumda ağırlıklı yer edindiklerini defalarca görmüşüzdür. Bu hastalıklı davranışın bir ileri aşamasında ise o kişi takıştığı insanlara "Benim kim olduğumu biliyor musun" diyerek, kabadayılık da yapar.
İnsan türleri
Bir de sırtını dayadığı iktidar sahibine güvenerek sağa sola dehşet saçanlar vardır. Aziz Nesin bu davranışı "İt kağnı gölgesinde yürür, kendi gölgesi sanırmış" şeklinde özetlemişti bir kitabının girişinde... Bütün bu değerlendirmeleri daha büyük bir genellemeye dayadığınız zaman, yeryüzünde iki tür insan ve iki tür toplumsal bakış açısı olduğunu söyleyebilirsiniz.
Birinci tür
Birinci türdekiler kendi yaptıklarına, kendi söylediklerine bakarlar, kendi dışındakilerle yarışırlar ve rekabet ederler. Bu yarışı "Onlar zaten öyle" deyip, kendi geriliklerine veya başarısızlıklarına bahane arayarak sürdürmezler. Gazetede köşe yazısı mı yazıyorlar? Kendi köşelerinde özgün, farklı, ileri şeyler söyleyerek yapıyorlar bu işi. Politika mı yapıyorlar? Bunu, kendi yaptıkları veya yapacakları icraatı ve farklı vizyonlarını anlatarak yapıyorlar.
Ağlamak yok
İşadamıysalar, öncü oluyorlar. "Rakiplerim batsın da, onların mallarını ucuza kapatayım" diye beklemiyorlar. Onların açtıkları alanlardan diğerleri de geliyor. Sanatçıysalar veya gösteri dünyasının insanları iseler, "Piyasayı kalitesizlik sardı" diye ağlamak yerine, kendileri en kaliteli olanı yapar.