Müttefik olmanın sonucu bu mudur?
Türkiye olarak garip bir konumda değil miyiz? "Truman Doktrini"ninden beri, yani 1947'den bu yana Amerikan İttifakı içindeyiz. Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesiyiz. 1952'den bu yana da NATO üyesiyiz... Ayrıca 1959'da girmek için başvuruyu...
Türkiye olarak garip bir konumda değil miyiz? "Truman Doktrini"ninden beri, yani 1947'den bu yana Amerikan İttifakı içindeyiz. Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesiyiz. 1952'den bu yana da NATO üyesiyiz... Ayrıca 1959'da girmek için başvuruyu yaptığımız Ortak Pazar'a (bugünün Avrupa Birliği) 1963'teki "Ankara Antlaşması" ile ciddi ilk adım attık. Tam üyelik sürecimiz ise 1987'deki "Tam üyelik" başvurumuzdan 15 yıl sonra 2005'te başlayan müzakerelerle sürüyor...
Nereliyiz?
Ama Batılı olmak konusundaki kararlılığımız, her şeyi izah etmeye yetmiyor. Tarih ve coğrafya bizi Ortadoğulu olmaya da mahkûm etmiş.
1967 Arap-İsrail Savaşı sonunda Kudüs'ün İsrail tarafından işgal edildiği günden beri, Arapların yanındayız... Rahmetli Dışişleri Bakanı Çağlayangil bu tutumumuzu eleştirenlere "Merak etmeyin, Arabize olmadık" diyerek cevap yetiştirmeye çalışmaz mıydı?
Trajik gelişmeler
Şimdi de ülkemizin bütünlüğü ve güvenliği Güney komşularımızın topraklarındaki trajik gelişmelere endeksli... Rusya'nın İran desteği ile Beşşar Esad'ı Suriye'de işbaşında tutma içerikli nafile çabası, sade Suriye topraklarının daha fazla kana boğulmasına değil, PKK- PYD terörünün bizim topraklarımızı vurmasına da dayanmakta...
Soğuk mu sıcak mı?
Rusya'nın Başbakanı Medvedev, Ukrayna ve Suriye krizlerinden söz ederken her ne kadar "Bu yeni bir Soğuk Savaş" dese de, Güney sınırımızda resmen bir "Sıcak Savaş" var. Bu sıcak savaşın bize yansımalarının bizim bütünlüğümüzü ve güvenliğimizi tehdit etmesine de, herhalde seyirci kalmamız mümkün değildir. Rus destekli terörizmin Türkiye'nin kentlerini Halep'e veya Kobani'ye döndürmelerine hangi yönetim göz yumabilir ki?