Olayı anlamadan “hayır” demek o kadar kolay ki
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bugünkü Anayasa'nın 104'üncü ve 105'inci maddeleri ile sahip olduğu yetkileri ve sorumsuzluğu düşünülünce, onun Anayasa değişikliğini savunmasını anlamak kolay...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bugünkü Anayasa'nın 104'üncü ve 105'inci maddeleri ile sahip olduğu yetkileri ve sorumsuzluğu düşünülünce, onun Anayasa değişikliğini savunmasını anlamak kolay değil. Rahmetli Süleyman Demirel bugün Cumhurbaşkanı olsaydı ve Anayasa değişikliği için kampanya yapsaydı, herhalde konuşmalarına "Kendim için bir şey istiyorsam namerdim" diye başlardı.
Kronik hayırcılık
Gerçi bu konuya yani referanduma değinirken, Anayasa değişikliğinin içeriğini bilmek fazla gerekmiyor. Bunu CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarını izlerken şiddetle hissediyorsunuz. Bu yaklaşım bilgiye değil önyargılara ve Erdoğan'a dönük saplantılara dayalı biçimde oluşmakta. Bu yaklaşımın sahiplerine "Neden hayır diyorsunuz" diye sorduğunuzda alacağınız cevap "Biz neye evet dedik ki" şeklinde olacaktır.
Gelelim gerçeklere... Anayasa'nın şimdiki 105'inci maddesi "Cezai Sorumluluk" konusunu şöyle ele alıyor:
Cezai sorumsuzluk
Madde 105 - Cumhurbaşkanının, Anayasa ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ve ilgili bakan sorumludur. Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil, yargı mercilerine başvurulamaz. Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır.
Bu 105'inci madde değişiklik metninin 9'uncu maddesi ile şu şekle dönüşüyor: