Ortadoğu'nun siyasi alışkanlıkları sadece zarar verir
Kurşuna dizilmek üzere idam mangasının karşısında duran adama "Son sözün ne" diye sormuş manganın başındaki subay... Adam da "Bu bana ders olsun" demiş ya...Ortadoğu coğrafyasında siyaset...
Kurşuna dizilmek üzere idam mangasının karşısında duran adama "Son sözün ne" diye sormuş manganın başındaki subay... Adam da "Bu bana ders olsun" demiş ya...
Ortadoğu coğrafyasında siyaset yapanlar da böyle davranırlar...
Saddam kendisinden önce Irak'ı yönetenlerin, Faysal'ın, Kasım'ın, sonlarını hatırlasa ve idam edilmeden önce değil yönetime geldiği gün "Bu bana ders olsun" deseydi, onun da, Irak'ın da kaderleri farklı olmaz mıydı?
Ortadoğulu olmak
Türkiye Cumhuriyet'i "Batılı" olmayı resmen benimsemiş olsa da, sonuçta bu coğrafyanın bir parçası. Bir başka deyişle tarih ve coğrafya bizi bu bölgedeki tüm olgulara ve gelişmelere ortak kılıyor... Farkımız, çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiyi bir yaşam tarzı olarak benimsemiş olmamız. Türkiye Cumhuriyeti'nde iktidarların meşruiyetini"Seçilmiş"olmak belirliyor.
Rekabet mi düşmanlık mı?
Ama galiba bu fark her şeyi Ortadoğu alışkanlıklarından farklı kılmaya da yetmiyor.
Demokratik siyasetin temel öğelerinden olan "Rekabet" yerine "Düşmanlık" olgusu ağır basıyor. İktidara dönük ve çoğunluğun oyunu almaya dayalı rekabeti, bazıları ölüm kalım savaşı gibi görüyorlar. Meşru ve kayıtlı siyasetin dışındaki iç ve dış aktörler de, bu çarpıklığı körüklüyorlar, kışkırtıyorlar.