Osmanlı mirasını reddetmemiz mümkün değildir
Üç kıtanın siyasi coğrafyasına 600 yıl şekil vermiş bir imparatorluğun mirasçısı olmak kolay değildir. Bu imparatorluğun parlak günlerine ve zaferlerine sahip çıkıp, yenilgilerini ve...
Üç kıtanın siyasi coğrafyasına 600 yıl şekil vermiş bir imparatorluğun mirasçısı olmak kolay değildir. Bu imparatorluğun parlak günlerine ve zaferlerine sahip çıkıp, yenilgilerini ve hatalarını görmezden gelmek ise tabii ki mümkün değildir. Hele 1923 öncesini yok saymak ve "Bizim devletimiz de, uluslararası ilişkilerimiz de Cumhuriyet'le başlar" demek ise imkânsızdır... Bu gerçekleri sade Ortadoğu'da 1'inci Dünya Savaşı sonrasında çizilen haritaların ve sınırların ötesine dönük ilişkilerimizde görmüyoruz... Türkiye Cumhuriyeti'nin Nusaybin'ine yapışık Suriye'nin Kamışlı'sı, haritaları çizenlerin bugüne aktardıkları krizin somut örnekleri değil mi? Ermeni tehciri 1915'teki "Ermeni Tehciri" de Osmanlı'dan bize kalan mirasın bir öğesidir. Uzun yıllar boyu yok saydığımız bu olay, şimdi her yıl 24 Nisan'da karşımıza çıkmakta. Diğer ülkelerle ilişkilerimizi bunların tehciri nasıl yorumladıklarına dönük olarak belirlemeye de çalışmadık mı? Bu açıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye Ermenileri Patrik Genel Vekili Aram Ateşyan'a Ermeni Patrikhanesi'nin Kumkapı Meryem Ana Kilisesi'nde düzenlediği 1915 olaylarını anma ayini dolayısıyla gönderdiği mesajın, önemli bir anlamı olduğunu söyleyebiliriz.