Takvim yaprakları ile birlikte anılar da geride kalır
Ankara'da ilkokulum Mimar Kemal'e gidiyordum 1950'nin Mayıs'ında... Bir öğlen vaktiydi ve ben sekiz yaşındaydım... Sakarya Caddesi'ndeki bahçeli kahvelerden birinde radyoda "Ajans haberleri" okunuyordu. Birden kahvedekiler ayağa kalkıp birinci...
Ankara'da ilkokulum Mimar Kemal'e gidiyordum 1950'nin Mayıs'ında... Bir öğlen vaktiydi ve ben sekiz yaşındaydım... Sakarya Caddesi'ndeki bahçeli kahvelerden birinde radyoda "Ajans haberleri" okunuyordu. Birden kahvedekiler ayağa kalkıp birinci haberi alkışlamaya başladılar. Haberde "Celal Bayar Türkiye'nin 3'üncü Cumhurbaşkanı seçildi" denilmişti. 10 yıl sonra aynı radyodan Celal Bayar'ın gözetim altına alındığı haberi de verilecekti.
Bir anı
Dönemin Genelkurmay Başkanlığı'na aday bir orgeneral atanması onaylanmadan bunu ilan ettiği için, Başbakan Turgut Özal Cumhurbaşkanı Evren'le anlaşarak bu kişiyi emekliye sevk etmişti. Ancak bu kararını Ankara'da değil Tarabya'daki bir otelin terasında açıkladı. Kendisine bu kararını açıklamak için neden İstanbul'a geldiğini sorduğumda "Muhafız Alayı'nın beni tutuklaması ihtimaline karşı İstanbul'da açıkladım bu orgeneralin emekliliğini" diye cevap vermiş ve sonra şunu eklemişti:
- Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ı korumakla görevli Muhafız Alayı'nın onu tutukladığını unuttun mu?
Geçen yüzyıl
Bu çeşit anılarımı gözden geçirdiğimde İtalyan yönetmen Fellini'yi hatırlarım hep. Gerçekten de Fellini'nin söylediği gibi bir sofraya oturduğunuzda siz en gençken, bir başka sofradaki en yaşlı siz oluveriyorsunuz. Veya yaşamınızın büyük bölümünü geçirdiğiniz 20'nci yüzyıl da, bütün yaşananlarla birlikte "Geçen yüzyıl" oluveriyor.
Son darbe
Acaba bugünün ilkokul çocukları da, Abdullah Gül'ün 11'inci, Tayyip Erdoğan'ın da 12'nci Cumhurbaşkanı seçildiği haberini nasıl duyduklarını, 22'nci yüzyılda hatırlayacaklar mı? Düşünün ki Turgut Özal'ın, Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanlığı dönemleri "Geçen Yüzyıl"ın gelişmeleri arasındaydı.
Son darbe olan "28 Şubat" da 1997'de kaldı...
Değişim farklı artık
"Değişim" dünya savaşları ile gerçekleşmiyor bu yüzyılda... Çok boyutlu, çok etkenli ve çok bilinmeyenli bir global çatışmanın sancıları var her coğrafyada... Ama birileri bizim geçmişi yaşamamız mümkünmüş gibi, 15 Temmuz 2016'da darbe yapmayı denemediler mi? Oysa bu yüzyılda Türkiye çevrenin merkeze egemen olduğu, Cumhurbaşkanını halkın seçtiği, eskisinden daha şeffaf, her alanda dünya ile rekabete girilen ve tüm tabuların buharlaştığı bir yeni dönemi yaşamakta değil mi? Tüm sayın okurlarıma mutlu yıllar dilerim.