Uluslararası ilişkilerde samimiyet pek zor bulunur
Bir ülkede hukuk rafa kaldırılınca ve otoriter ya da totaliter bir kadro yönetimi ele geçirince, çoğulcu ve özgürlükçü demokrasi ile yönetilen diğer ülkelerin bu durumu kınamaları çok...
Bir ülkede hukuk rafa kaldırılınca ve otoriter ya da totaliter bir kadro yönetimi ele geçirince, çoğulcu ve özgürlükçü demokrasi ile yönetilen diğer ülkelerin bu durumu kınamaları çok doğaldır ve hatta çok gereklidir.
Demokrasinin ve özgürlüklerin korunması uluslararası dayanışmayı gerektirebilir.
Yani bir ülkenin "Bu benim iç işim" diyerek otoriter ya da totaliter rejimi tartışmaların dışında tutabilmesi imkânsızdır.
Ama bu kınamalar çıkar hesaplarına dayalı ise ve söz konusu ülkelerin demokrasi dışına kaymasında o kınayan ülkelerin payları fazlası ile var ise, iş çığırından çıkmış demektir.
Önce çıkarlar gelir
Bütün bu durumlara sayısız örnek verebiliriz. Mesela Saddam'a sınırsız destek vererek onu Humeyni İran'ı karşısında tutan Batı ülkelerinin, aynı Saddam'ı askeri müdahale ile devirip Irak'ı felakete sürüklemesi sürecinde ne demokrasiden ne de özgürlüklerden söz edilmiştir. Ya da Mısır'da ilk kez seçilerek başkan olan Mursi'yi deviren Sisi'nin "Arap Baharı"nı kışa çevirmesini hiçbir Batılı ülke kınamamıştır.
Bunun gibi Suudi Arabistan'daki demokrasi ve özgürlükler değil petrol daha öncelikli dayanışma konusudur.
Türkiye örneği
Tabii bir de demokrasilerini yaşatan ve her türlü engeli aşan ülkelerin kınanması durumu vardır ki, bu hiçbir tanıma sığmaz.
Bu duruma somut örnek, şu anda bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Türkiye'ye karşı izlediği politikadır. Mesela bu ülkelerin 15 Temmuz'daki darbe girişimini değil, bu girişime dayalı olarak yapılan tutuklamaları ve soruşturmaları endişe ile karşılamalarını anlamak kolay değildir.