O sorular gerçekti

Dr. Haydar Dümen’in ani ölümü hepimizi çok üzdü. Gazetemiz en önemli yazarlarından birini kaybetti ama asıl Türkiye, alanında çok değerli bir ismi yitirdi ne yazık ki. Haydar Hocamızın bizim gazetede 2004’te başlayan yazarlık macerası COVID nedeniyle hastaneye kaldırıldığı güne kadar aralıksız devam etti. Binlerce soru yanıtladı Haydar Hoca. Yanıtları mizah yüklüydü ama öğreticiydi. Birçok insan o soruların gerçekten gelip gelmediğini merak ederdi. Bana da dost ortamlarında hep aynı soru sorulurdu: “Ya o soruları sizin editör ekibi mi yazıyor?”

Haydar Dümen, yazarlığının ilk gününden beri editörlüğünü yapan çalışma arkadaşımız Özgür Köylü’ye verdiği bir röportajda şöyle demişti: “Benim böyle büyük bir yeteneğim, kaynağım olsaydı dünyanın en ses getiren senaryolarını yazan, en iyi kurgulu filmlerini çeken biri olurdum. Neden kendi kendime mektup yazıp mail atayım, deli miyim? Soru gelmiyor, yağıyor. Türkiye’nin her yerinden geliyor.”

Aynen öyleydi. Mail yaygınlaşmadan önce postacılar çuval çuval mektup getiriyordu gazetemize. Biz onları hocamıza gönderiyorduk. O da aralarından seçtiği soruları yanıtlıyordu. Daha sonra mail kutumuz dolup taşmaya başladı. Hocamızın daha yanıtlayamadığı binlerce soru var. Sadece birikmiş bu soruların yanıtlanması bile yıllar sürer. Türkiye’nin adını ve yüzünü en çok bildiği doktoruydu Haydar Dümen.

Yine aynı röportajda şöyle demişti: “Sokakta beni gördüklerinde selam vermek için yaptıklarını bir görseniz! Koca koca iş adamları, gülümsemek, el sallamak için şoförlerine arabayı durdurmasını söylüyor. Bazen araba kullanırken kornalar, selektörler, el sallayanlar, bağıranlar çıkıyor.”

Şu anda Google’a Haydar Dümen yazsanız, karşınıza tam 4 milyon 790 bin sayfa çıkıyor. Biz gazete olarak Haydar Hocamızın anısını yaşatmaya devam edeceğiz. Onun yanıtladığı en ilginç soruları yayınlayacağız. İyi ki onu tanıdık, iyi ki onunla çalışma fırsatını bulduk. Nur içinde yatsın...