Yeniden karantina günleri
Sosyalleşmenin bittiği günleri yaşıyoruz. Artık akşamları da bütün hafta sonu da evdeyiz. Tıpkı mart, nisan ve mayıs aylarında olduğu gibi ilişkilerimiz, evliliklerimiz bir kez daha testten geçecek. Evde...
Sosyalleşmenin bittiği günleri yaşıyoruz. Artık akşamları da bütün hafta sonu da evdeyiz. Tıpkı mart, nisan ve mayıs aylarında olduğu gibi ilişkilerimiz, evliliklerimiz bir kez daha testten geçecek.
Evde birlikte zaman geçirdikçe birbirimize olan tahammülümüz azalıyor.
Mart ayında, ilk kısıtlamalar başladığında özellikle evliler için bir uyarı yazısı yazmıştım. O yazıyı bir kez daha hatırlatmanın tam zamanı. Aman dikkat hanımlar, beyler. Koronavirüs salgınından korunalım derken, evliliğimizden, ilişkimizden olmayalım.
İlişkilerde zırt pırt ayrılmak neyse, evlilikte de zırt pırt küsmek odur. İletişimin kesilmesi duygusal ortamı bozarken çocukların da anne-babayla iletişimini ve gelişimini olumsuz etkiler. Sağlıklı iletişim, bir ailenin huzur içinde devam etmesi için temel şartlardan biridir.
Küsmek bazı kişilerin kişilik özelliklerindendir. Bilhassa içe dönük ve kaygılı kişiler çabuk alınıp kırgınlıklarını da beden dili ile ifade etme eğilimindedir. Bazı kişilerin ise küskünlüğe hiç tahammülü yoktur. Eşin az konuşması ve küsmesi halinde durumu düzeltmek için aşırı özveride bulunur. Bu durum küsme davranışını besleyip iletişimde kısır döngülerin başlamasına neden olur.
Sorun büyümesin diye sürekli eşinin gönlünü almaya çalışan kişi zamanla kendisine değer verilmediği, konuşulmayarak yok sayıldığı ve haksızlığa uğradığı duygusuna kapılmaya başlar. Tekrarlayan küsme ve gönül alma davranışları tek taraflı olduğu takdirde birikimlere ve bardağı taşıran son damlalarla birlikte büyük tartışmalara yol açar. Eşinin sevgisini beklediği şekilde ifade etmemesinden kırılan eş de tepkisini küserek ortaya koymaya çalışır. Bu, ilk başta işe yarasa da uygun bir çözüm şekli değildir.