"Bomba" değil, "kader" taşıyan asker!..
Eğilmiş bedeninde sanki dünyanın yükü varmışçasına ormanın derinliklerinde nefes nefeseydi genç adam... Yorgun bedenini bir ağaca yasladı, elinde "balta"sıyla uzaklara daldı...Ömrünün en zor...
Eğilmiş bedeninde sanki dünyanın yükü varmışçasına ormanın derinliklerinde nefes nefeseydi genç adam... Yorgun bedenini bir ağaca yasladı, elinde "balta"sıyla uzaklara daldı...
Ömrünün en zor yıllarından sonra artık ormanda ağaç kesiyor, ekmek parasını çıkartmaya çalışıyordu ama o da yetmiyordu...
Nasırlaşmış ellerine baktı çaresizce... Elleri ve yüzündeki lekeler yalnızca kömür karası değildi, yoksulluğun da çaresizlik manzarasıydı adeta... Kömür yapmak için kaçak odun kesiyordu ormanda çünkü...
O gün sabahtan akşama kadar yine ormanda odun kesmiş köyüne doğru yola çıkmıştı... Yorgun halde harap evinin sokağına geldiğinde, kapısının önünde iki jandarmanın beklediğini gördü ve panikledi...
"Ah" dedi içinden, "Bu gün dağdan kaçıra kaçıra iki çuval kömür getirdim ama burada da zabıt tutulacak..."
Askerler onu farkedince, panikleyip geri durmaya çalışsa da yapamadı... Bağırdı asker arkasından; "Dur, kaçma!.."