Direksiyondaki asıl katil!..
Derin, sinsi ve ezeli rant hırsının adım adım uygulandığı o kanlı plan var ya, işte asıl mesele!.. Bir ateş çemberinin içine alındığında; çöllerle kaplı o coğrafya, petrolün...
Derin, sinsi ve ezeli rant hırsının adım adım uygulandığı o kanlı plan var ya, işte asıl mesele!..
Bir ateş çemberinin içine alındığında; çöllerle kaplı o coğrafya, petrolün isine karışmış bağnazlığın karanlığına da sürüklendi hızlıca... Hem de göz göre göre... Hem de ısrarla!..
Şehirler, ilçeler, köyler, mezralar ve uçsuz bucaksız sahranın toz bulutuna karışmış, kan ve ölüm kokan kerpiç evleri...
Briket cehenneminin enkaza dönüşmüş halleri; yaşam rengini yitirmiş gri şehirler, çarpılmışçasına kaderine yaslanmış gecekondular ve de zifiri loşluğa mekan olmuş çadırlar...
Velhasıl insanlığa potansiyel mezar yapılan, geleceği tüketilmiş, toprağa karışmışçasına bombalarla ve kurşunlarla dümdüz edilmiş viraneler...
Sebebi kim tüm bunların?.. “Öndeki katil” bellidir aslında; kan deryasının “insanım” diyen acımasız taşeronları, kendi dindaşlarına aman vermeyen kiralıkları, ölümün forsaları ve siyah giyinmiş cellatları!..
İşte yıllardır susmayan, susturulmak istenmeyen sinsi patlayıcılar, “canlı” (!) ya da cansız “bomba”lar, silahlar, roketler, mayınlar ve kurşunlar...
Bebeklerin arasında bile kendini infilak ettirecek kadar insanlıklarından soyunmuş intihar komandoları...