İmamoğlu'nun mazbatasını verin, ülkeyi germeyin...
Yandaş gazetelerde, "Bakan Albayrak'tan baş döndüren ekonomi trafiği" şeklinde manşetler görünce, neler geldi aklıma, neler?..Derler ya; "biz ne haldeyiz, sen ne derttesin?.." Ya da hep söylenir ya, "ben ne diyorum, sen ne diyorsun" ve "ben...
Yandaş gazetelerde, "Bakan Albayrak'tan baş döndüren ekonomi trafiği" şeklinde manşetler görünce, neler geldi aklıma, neler?..
Derler ya; "biz ne haldeyiz, sen ne derttesin?.." Ya da hep söylenir ya, "ben ne diyorum, sen ne diyorsun" ve "ben neredeyim, sen nerede?.."
Yaşamın her anındaki sorgulamalara örnek gösterebilirsiniz yukarıdaki deyimleri...
Türkiye gibi, mutlu azınlığın kendi ahenginde rant çemberi çevirdiği bir ülkede, toplumun ezici çoğunluğu "yaşamak" derdindeyken ve geçim sıkıntısı büyürken, başkalarının ayrı tellerden çalması, ayrı nağmeler okumasına da dikkat çekiyor yukarıdaki deyimler...
Evet; kimse kimsenin derdini bilmiyor... Ve kim hangi halde, nerede, hangi çıkmazda, nasıl çırpınıyor diye sorgulanmadığı için, üstelik herkes "kendinden razı" biçimde, başkasının derdiyle pek ilgilenmediği için yazının başındaki deyimlere vurgu yaptık...
Çünkü o deyimler bazen serzenişleri, bazen öfkeyi, bazen yoksul-zengin arasındaki uçurumu, gelir dağılımındaki dengesizliği ve en önemlisi de başkalarının derdine olan duyarsızlığı da sorgulayıp duruyor...