"Kötüler"de duran gizemli saat!..
İnsanın yüreğinde bir hüzün yarası gibi durur ya bazı anılar, hiç kuşkunuz olmasın işte öyle bir üzüntüydü o!.. Minicik bir yürekte serzenişlerin tekme attığı...
İnsanın yüreğinde bir hüzün yarası gibi durur ya bazı anılar, hiç kuşkunuz olmasın işte öyle bir üzüntüydü o!.. Minicik bir yürekte serzenişlerin tekme attığı, ıstırabın çile çektiği ve üzüntünün kahrolduğu bir yara...
O çocuk var ya; kabusa bulanmış bir karanlık rüyada yüreğini kaybetseydi bile bu kadar üzülmezdi herhalde... Çünkü rüyalarından çıkmayan görüntü; başına adeta kaynar sular döktüren o manzara değildi yalnızca...
Bir adamın belki de tek lüksünü, kim bilir çaresiz kaldığında ekmeğe dönüştürebileceği tek zenginliğini çocukça bir şımarıklığın ya da özlemin kurbanı etmişti ya, işte ona kahroluyordu...
Hiç ağlayamadı o günlerde ama ağıt da, boğazında bir akreple yelkovanın koşuşturması gibi debelenip durdu!..
O yüzden utangaçtı o çocuk... İşte o yüzden çaresizce, hatta suç işlemiş bir masumun çekingenliğiyle gözlerini kaçırırdı herkesten... Bir kabahat işlemiş masumun ufacık başını nereye gizleyeceğini bilememesi...
Bir küçük serçenin ekmek kırıntısı peşinde, panikle pusuya yatması!..