"Kötüler"in zalim diyeti!..
Tarihin çok eski çağlarına ayna olmuş o gri kayalardan yansıyan ürkütücü gürültü, şüphesiz jandarmadan kaçan atların nal seslerinden başka bir şey değildi...Krallara mezar olan Abgar (Ahper)...
Tarihin çok eski çağlarına ayna olmuş o gri kayalardan yansıyan ürkütücü gürültü, şüphesiz jandarmadan kaçan atların nal seslerinden başka bir şey değildi...
Krallara mezar olan Abgar (Ahper) Dağı'nın aşağılarına yerleşmiş, biçare gecekonduların betonarme damlarında belki mutluluk rüyaları gören "kaçakçı" çocuklarını en çok da o sesler ürkütürdü...
Ne su depolarına kadar sızan yılanlar, ne annelerinin gelinlik bohçalarında yuva yapan zehir sarısı akrepler ne de evlerin avlularında, tarihin en eski uykusuna yatmışçasına, karanlığa mahkûm olmuş mağaralar o kadar ürkütücüydü...
Babaların "mayın", anaların ise hep ölüm rüyaları gördüğü çaresizler sığınağıydı Kötüler Mahallesi...
Urfa Kalesi'nin arkalarında; tarihin eskimiş yüzünde adeta bir Şark Çıbanı izi gibi duran o mahallede, kıpkırmızı topraklar üzerinde yer edinmiş kayalıklar, nalların kıyıcı savruluşuyla buluştuğunda, insanın yüreğini sarsan metalik sesler yankılanırdı vadide...
Kaçakçının ekmeğe, atların ise kurtuluşa koşarken ölümle adeta köşe kapmaca oynadığı zamanlarda, zehir yakıcılığında çınlardı o acımasız sesler...