Okula sızan karanlık!!!
Atatürk var ya; o yüksek öngörüsü ve sınırsız vizyonuyla yalnızca ülkenin içinde bulunduğu koşulları değiştirmemiş, aydınlanmaya direnen bağnazlığın gelecek...
Atatürk var ya; o yüksek öngörüsü ve sınırsız vizyonuyla yalnızca ülkenin içinde bulunduğu koşulları değiştirmemiş, aydınlanmaya direnen bağnazlığın gelecek açısından nasıl bir tehdit yarattığını da görmüş ve önlemini alıvermiş...
Bakmış ki Atatürk; Osmanlı'nın son yıllarında devlet emperyalizmle savaşırken bile, Kurtuluş Savaşı'nı arkadan hançerlemek isteyen gerici zihniyetler işte tam da oralarda, karanlığın o zavallı dehlizlerinde icraata devam etmiş ve beyin yıkamak için var güçleriyle mücadeleye girişmiş...
Gazi'nin katli için fetva vermeleri yalnızca kendi bağnaz çarklarının devam etmesi için değil, aynı zamanda ülkeyi işgale gelen emperyalizmin uşaklarına meydan açmak ve tabii ki bu sırada istedikleri gibi at koşturmak içinmiş...
Tekke ve zaviyeleri işte bu yüzden kapatmış Atatürk...
Şeyh-mürit, molla-medrese zihniyetinin Osmanlı'yı nasıl geride bıraktığını çok iyi tespit etmiş ve cumhuriyeti kurarken de, bu yapılanmaların "muasır medeniyet" hedefi önünde büyük engel olduğunu görmüş ve neşteri vurmuş Atatürk...
Eyvah ki, laiklik, cumhuriyet ve aydınlama devriminin önündeki en büyük engel olan medreseler - mollalar - tarikat ve cemaatler - din simsarları ile bağnazlık tüccarları, Gazi'nin ölümünün ardından, özellikle 1946'dan itibaren devletle haşır neşir olmaya başladı, siyasetin açtığı yollarda cumhuriyeti kuşatmaya devam etti...