Sansür, rehavet, felaket!..
Pazartesi günü bu köşedeki yazının başlığında yeralan, "Devlet kıyameti mi bekliyor" sorusu şu satırlarla sona ermişti...
Pazartesi günü bu köşedeki yazının başlığında yeralan, "Devlet kıyameti mi bekliyor" sorusu şu satırlarla sona ermişti;
"Sağlık Bakanlığı bu kadar vahamet ve uyarıya rağmen, ülkenin acilen alarma geçirilmesi için Corona'nın yüzbinlerce kişiyi öldürecek bir kıyamete dönüşmesini mi bekliyor acaba?.."
Yukarıdaki soruların tek gerekçesi, tüm dünya ile birlikte Türkiye'yi de sekiz aydır ölüm çemberinin ortasında tutan Corona ile ilgili tehlikeli gidişat, devletin iki adım geri- bir adım ileri politikası, toplumda körüklenen rehavet - duyarsızlık sendromu ve hastalıkla ilgili verilere sansür uygulaması değildi sadece...
İstanbul'daki Aile Hekimleri Derneği
Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Tamur'un, "sadece İstanbul'da günlük vaka sayısı 12 bin ile 15 arasında seyrediyor... İşçilerin yaşadığı semtlerdeki artış yüksek... Derhal karantinaya gidilmesi gerekiyor" şeklindeki açıklaması Türkiye'nin nasıl büyük bir tehlikenin girdabına sürüklendiğine dikkat çekiyordu...