2017 milat olsun...
Ömrümüzü yıllara bölmüşler. Yaşlandığımızı, ardımızda bıraktığımız yıllardan öğreniyoruz. Ömrümüzden yıllar yitip gidiyor. Arkamıza dönüp...
Ömrümüzü yıllara bölmüşler.
Yaşlandığımızı, ardımızda bıraktığımız yıllardan öğreniyoruz.
Ömrümüzden yıllar yitip gidiyor.
Arkamıza dönüp baktığımızda sanki bir an yaşamışız gibi bir hisse kapılıyoruz.
Fotoğraflar olmasa, ne kadar yaşlandığımızı fark edemeyeceğiz.
Aynalar olmasa, hep aynı kaldığımızı sanacağız.
O yüzden, fotoğraf albümlerine sıkça bakmak gerektiğine inananlardanım.
Mezar ziyareti ne kadar düşündürücüyse, albümler de o kadar düşündürücüdür.
İşte dün kucağında tuttuğun kız çocuğun, bugün kendi evinin kadını olmuş.
Çocukları bile boylanmış.
Daha küçük kızın, çoktan büyümüş...
İş ve kariyer sahibi olmuş.
Ve sen dün baba iken, bugün dede olmuşsun…
Yıllar ne çabuk geçmiş…
Dönüp baktığında, her şey bir “an” gibi geliyor insanın gözüne.
Yaşadıkların bir gölge gibi…
Akıp gidiyorsun ötelere doğru…
Tam bir gaflet hali…
Arkanda bıraktıkların için kâh seviniyor, kâh üzülüyorsun…
Yanılgıların, hataların, eksikliklerin, günahların, kusurların diz boyu…
Sevapların da elbet…
Hiç kimse kusursuz değildir.
Mükemmel değildir.
İnsan, sevaplarıyla ve günahlarıyla insandır.