PKK gerçekliği, Öcalan’ın demokratik cumhuriyet önerisi, sürecin tarihi/2
https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/tracEhl-i Sünnet’i Ehl-i Hak, bunun dışındakileri Ehl-i Bid’at olarak niteleyen İbn Hazm’a, göre “Ehl-i Sünnet, öncelikle sahabîlerdir, sonra sahabenin yolunu...
Ehl-i Sünnet’i Ehl-i Hak, bunun dışındakileri Ehl-i Bid’at olarak niteleyen İbn Hazm’a, göre “Ehl-i Sünnet, öncelikle sahabîlerdir, sonra sahabenin yolunu tercih eden tâbiînin büyükleridir, sonra Ehl-i Hadis ve günümüze kadar nesiller boyu onlara uyan fakihler, ayrıca yeryüzünün doğusunda ve batısındaki insanlardan onlara uyan kimselerdir” (el-Fasl)
İbn Hazm, bu tanıma –kendi zamanında belki doğru olan ama bizim günümüzde geçerli olmayan– şu ilginç tasniften gelerek ulaşır:
Ona göre İslam dinini kabul edenler şu beş fırkadır: 1-Ehl-i Sünnet, 2-Mu’tezile, 3-Mürcie, 4-Şia, 5-Hâricîler.
Bu “Ana fırkalar”ın da birçok alt fırkalara ayrıldıklarını ama bunlardan Ehl-i Sünnet’teki iç ayrılığın çoğunun fetvadan, az sayıda ise itikattan doğduğunu belirterek, Mürcie içinde gösterdiği Hanefîliği Ehl-i Sünnet’ en yakın, Cehmiyye, Eş’arîlik ve Kerrâmiye’yi ise en uzak mezhepler olarak nitelemiştir.
Horasan Erenleri’ni konuşurken mezhepler tarihi bağlamında İbn Hazm’ın bu görüşlerini zikredişimiz, İslam düşüncesi içindeki farklı görüşlerin, bunları temsil eden kişi ve fırkaların İslam tarih ve siyasetinden bağımsız olarak ele alındıklarına ve dolayısıyla “Horasan Erenleri” terkibi de dahil yapılan hemen her güzellemenin eleştirinin önüne geçirildiğine dair tipik bir örneği arz etme niyetimizden kaynaklanmıştır.