Alın teri ve göznuru dökenlere verilen ödüller
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cemal Reşit Rey Konser Salonunda düzenlenen Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Törenine katıldı. Zümrüdüanka Ödül Töreni'nde 6 kategoride kişi ve kuruma "En...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cemal Reşit Rey Konser Salonunda düzenlenen Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Törenine katıldı. Zümrüdüanka Ödül Töreni'nde 6 kategoride kişi ve kuruma "En Yeşilaycı" unvanıyla ödül verildi.
CUMA akşamı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla “Yeşilay Zümrüdüanka Ödülleri” CRR Konser Salonu’nda sahiplerine verildi. Bugün Sultanahmet Medresesi’nde Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği’nin (ESKADER) ödülleri dağıtılacak. Yakında Türkiye Yazarlar Birliği de geçen sene içinde yaptığı değerlendirme sonucunda lâyık gördüğü kişi ve kurumlara ödüllerini takdim edecek. Ve diğer kuruluşlar da benzer çalışmalar yapıyor, muhtelif dallarda emek vermiş kişileri ödüllendiriyorlar.
Ödüller yerini buluyor
Bazıları bu ödüllerin gereksiz yere çoğaldığını iddia etse de kanaatimce titizlikle verilmiş ödüller yerini buluyor. Mutlaka devam etmelidir, niçin? Çünkü iyi yapılan bir seçim sonucunda bir kişiye veya eserine ödül verdiğinizde onu çalışmalarında teşvik etmiş oluyorsunuz. Ödüllü kişi, gayret kemerini daha esaslı biçimde kuşanıyor. Daha çok terliyor, daha fazla yoruluyor ve daha iyi eserler ortaya koyuyor. Bu bakımdan ödüllerin böyle kamçılayıcı bir rolü vardır. Sadece kişiler de değil, kurumlar da böyle ‘aferin’lere muhtaç. Elbette müesseselerin başlarındaki yöneticilerin taltifidir bu. Mükâfat, binaya veya cansız kuruma gitmez orayı ihya eden, çabasıyla mekânı canlandıran şahıslara yapılmıştır o takdir. Bu bakımdan ödülleri fazla görmek abestir. Aslında şu anda tenhalarda çalışan, herkese görünmeyen ama esaslı biçimde kültüre, sanata, edebiyata kısacası medeniyetimize mühim katkılarda bulunan pek çok kişi vardır. Onların da hakkıdır bu ödüller. Musikide, şiirde, sinemada, hat sanatında, tezhipte, minyatürde, tiyatroda, ebruda, mimaride, nakış sanatında, cilt sanatında ve daha pek çok alanda yıllardan beri mütevazı biçimde çalışan ustalar/üstatlar vardır. Çevrelerini donatmakta, iyi talebeler yetiştirmektedirler. Kimisi akademisyendir bunların, kimisi de ‘el almış’, yola böyle devam etmişlerdir. Şüphesiz bunların da görülmesi, bu hizmetlerin de takdir edilmesi gerekiyor.
Hayırlı eserler bırakmak
Geçmişte de hiç ödül beklemeden gece gündüz çalışan ve gelecek nesillere hayırlı eserler bırakan sanatkârlar olmuştur. Esasen hiç bir sanatkâr taltif görmek için çalışmaz. Buna ihtiyacı da yoktur. Ama birikimlerini topluma armağan eden âbide şahsiyetlerimiz hep olagelmiştir. Hadi merhum şairimiz Mehmed Âkif Ersoy’un “İstiklal Marşı” şiiri mükâfatlandırılmıştır diyelim. Peki İsmail Saib Sencer veya Ali Emiri Efendi ödül almış mıdır, hiç sanmıyorum. Ama buna rağmen daha sonra da olsa varlıkları hatırlanmış, hizmetleri anılmış, katkılarıyla gönüllerde taht kurmuşlardır. Meselâ Millet Kütüphanesi’nin kurucusu Ali Emiri Efendi’nin adı Fatih’in en büyük kültür merkezine verilmiştir. Keşke İsmail Saib Sencer’in de ismi böyle büyük bir kültür merkezini süslese...