İş ve tevazu                                                                

Türkiye’nin ABD’ye karşı kazandığı ekonomik zafer, büyük bir moral kaynağı oldu. Dünyanın bu kibirli ülkesi, aziz milletimizin Cumhurbaşkanı’nın etrafından kenetlenmesi sonucu, gerek İslam...

Türkiye’nin ABD’ye karşı kazandığı ekonomik zafer, büyük bir moral kaynağı oldu. Dünyanın bu kibirli ülkesi, aziz milletimizin Cumhurbaşkanı’nın etrafından kenetlenmesi sonucu, gerek İslam âlemi ve Türk dünyasından gerekse Batının hür ülkelerinden gelen destekle ‘iktisadi saldırı’yı bertaraf ettik. İnşallah durum, lehimize dönecektir. Yalnız bu mücadele burada bitmemeli. Zira PKK ve FETÖ gibi iki amansız düşmanımızı alenen himaye edip silahlandıranlarla mücadelemiz asıl şimdi başlıyor. Öncelikle ABD ürünlerine karşı başlatılan boykot sadece elektronik aletlerle sınırlı kalmamalı. Başta yiyecek ve giyim olmak üzere bu ülkenin ürünleri halkımız tarafından tüketilmemelidir. Böyle bir kampanyanın başlangıcını yaparsak inanıyorum ki İslâm âlemi de, Türk dünyası da hür dünya da açtığımız yoldan yürüyecektir. Zira bu ülke sadece bizimle değil dünyanın bir çok ülkesiyle kavgalı. Boykot yetmez. Bu ülkenin ürettiklerinin daha iyisini yapmalıyız. Koladan uçağa, telefondan arabaya kadar her alanda çalışıp daha iyi mahsuller çıkarmalıyız. 56 İslâm ülkesinin yanımızda olacağından hiç kimse şüphe etmesin. Ancak iyi üretim yapmak şartıyla...

Turizmde Türkiye muhteşem. Otellerde doluluk oranı neredeyse yüzde yüz. Sultanahmet çevresinde eskiden sadece Batılı turistler dolaşırdı. Şimdi uzak doğudan da, İran’dan dan, Arap dünyasından turistler dikkat çekiyor. Lokantalar ağzına kadar dolu. Şüphesiz bu durum, turizmde artık çok iyi olduğumuzun göstergesidir. Herkes kendi alanında en iyi olmalı. Mühendis, hekim, öğretmen, ziraatçı, esnaf ve çiftçi başarılarıyla farkedilmeli. Edebiyatçılar, tarihçiler, yazarlar da öyle. İki hususa işaret edilmişti. “Çok çalışacağız” ve “asla kibire kapılmayacağız.” Bunlar bizi kem gözlere, ezeli düşmana karşı iri ve diri tutacak olan iki mühim sıfat. Çalışıp başarmak ve tevazuu asla elden bırakmamak...

Yazı âleminde bu tarzı hakkıyla yaşayan yazarlar biliyorum. Onlardan biri Cahit Eriş. Senelerden beri sanat, ilim, fikir, aile ve inanç gibi temel meselelerimiz hakkında kafa yoruyor. Araştırıyor,  yazıyor, ortaya eser çıkarıyor ve sessizce kenara çekilip şükrediyor. Örnek bir Müslüman münevver. Umut Bulut’la mülakatında gençlere şu tavsiyelerde bulunuyor: “Hangi işi yaparlarsa yapsınlar ama işlerini ciddiye alsınlar. İşlerini sevsinler. İşini seven ve ciddiye alan bir kişinin başarılı olmaması için hiç bir sebep yoktur. Bir işi yapıyorsanız mutlaka o işte en iyisi olmaya gayret etmelisiniz. Yaptığınız işte vasat bir kişi olarak tanınıyorsanız bunu kendinize yapılmış bir hakaret olarak kabul edin ve işinizde en iyisi olmaya çalışın.”

Cahit Eriş’in kaleminden çıkan kitaplarda insanlar iyiliğe çağırılıyor, erdeme davet ediliyor. İslâm hakikatlerini anlatan eserlerin bazıları şunlardır: Kıyamet Yeniden Diriliş, Kabir ve Âhiret Hayatı, Cennet Cehennem, İslam’da Mutluluğun Sırları, Hurafeler ve Yanlış İnanışlar Bid’atlar, Allah’ın Varlığı ve Birliği, Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed, Rahmet Basamakları, Sünnetin Bahçesinden Yedi Yüz Hadis, İslâm’da Kurtuluşun Anahtarı, Yaşantımızın Sınırları, Seçilmiş Salavatlar.

Cahit Eriş kitaplarını hazırlarken kaynaklara iniyor, kütüphaneleri dolaşıyor, tetkiklerde bulunuyor, titiz ve uzun bir hazırlığın ardından eserlerini vücuda getiriyor. Konuları seçerken toplumda karşılaştığı aksaklıkları işliyor, insanlar en çok hangi konuda yanılıyor, hangi yanlışı yapıyor? Bunları gözlemledikten sonra durumdan vazife çıkarıp araştırmalarını derinleştiriyor.

Esasında bir sanatkâr, ressam... Büyük ustalardan ders aldı, daha sonra  kendi kendisini yetiştirdi. Bakır işleme sanatçısı. Türkiye’de kültür, sanat ve ilim sahalarında sessiz sedasız bir şekilde çalışan, eser veren, hizmet eden ve gelecek nesillere armağan bırakan sanatkârlarımızdan. Yıllar önce kendisiyle yaptığım mülakatta hayatını, sanat anlayışın etraflıca anlatmıştı. Avrupa’nın meşhur müzelerinde sergilenen ve aslında Anadolu’dan kaçırılan sanat eserlerinin iadesi konusundaki gayretini paylaşmıştı. Selçuklu ve Osmanlı eserlerine dikkat çekmişti. O, ümitvar. “Türkiye’de kültür sanat ve fikir hayatının sosyal ve ekonomik refahın gelişmesi ile orantılı olarak her geçen gün olumlu yönde ilerlediğini görmek beni mutlu etmektedir.” diyor. Nice eserlere...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sanat Her Derde Devadır 02 Eylül 2018 | 3.537 Okunma M. Zeki Akdağ 01 Eylül 2018 | 178 Okunma Sevinç Çokum 29 Ağustos 2018 | 3.578 Okunma Anadolu’daki ilk büyük destanımız 26 Ağustos 2018 | 5.719 Okunma Haldun Taner 25 Ağustos 2018 | 213 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar