İyi Günler
Aydınlık, iyi günler geliyor yine. Ülkemin bahtı da, önü de açık. Mevsim ısınıyor ve bahar Türkiye’me bütün cepheleriyle yeniden uğruyor. Dışarıdaki ve içerideki fesat girişimleri...
Aydınlık, iyi günler geliyor yine. Ülkemin bahtı da, önü de açık. Mevsim ısınıyor ve bahar Türkiye’me bütün cepheleriyle yeniden uğruyor. Dışarıdaki ve içerideki fesat girişimleri akamete uğruyor. Ben seçimin çok hayırlı sonuçlara yol açacağına inanıyorum. Hizmetlerin önünü tıkamak isteyenlere bu aziz mübarek millet, her zamanki kadirbilirliğiyle elbette gereken cevabı verecektir.
Kültürel zenginliğimiz gözle görülebiliyor. O kadar âşikâr. Türkiye, yeni istatistiklerle dünyanın en çok kitap okunan 10’ncu ülkesi olmuş, şükürler olsun. Kitap fuarları, her yerde birer şölen havasında geçiyor. Bazen bu köşede yeni kitaplardan bahsediyorum. Sütun yetmiyor, özetliyorum. Olmuyor, sadece eser ve yazarların isimlerini veriyorum. Şimdi olduğu gibi. Ama daha sonra yeniden dönüyorum onlara ve zengin muhtevalarından yine söz ediyorum. Meselâ şimdi masamda bekleyen kitaplardan bir kaçı ve yazarlarını mutlaka anmalıyım: Abdülhamid’in Âhı (İbrahim Öztürkçü), Melankoli Aşk (Elif İlalan), Bir Dilek Tut (Yılmaz Erdoğan), İmam Maturidi (Ramazan Biçer), Selâhaddin Eyyûbî (Abdülkadir Turan), Oğuz Kağan (Sadettin Yağmur Gömeç), Nizamülmülk (Erkan Göksu), Sultan II. Abdülhamid (NecmettinAlkan), Bâbür Şah (Canan Kuş Büyüktaş), Zati Divanı’na Göre 16. Yüzyılda Sosyal Hayat (Vildan Serdaroğlu Coşkun), Şarkısızın Şarkısı (Alper Gencer), Vuruşma Düzlüğü (Mehmet Habil Tecimen), Gülümse Hayata (Dilara Pınar Arıç), Mavi Madalyon İstanbul Hatırası (Yılmaz Erdoğan), Bir Şehir Durduğunda (F. Hande Topbaş).
İstanbul kültürün, sanatın, edebiyatın kısacası medeniyetin merkezi. Bereketli bir şehir. En coşkulu, en büyük, en kalabalık kitap fuarları Dersaadet’te açılıyor ve haftalarca bir toy yaşanıyor. Onlardan biri de Diyanet Vakfı’nın düzenlediği fuar. 1980’lerde Sultanahmet Camii avlusunda başlamıştı ilkin. Sonra avluya sığmaz oldu. Geçici olarak Beyazıt Meydanı’na taşındı. Şimdi yine aslına rücu ediyor. Ayasofya’nın önünden Topkapı Sarayı kapısına kadar sıralanacak küçük portatif dükkâncıklar inşa ediliyor, hazırlık sürüyor. Yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği semt, Ramazan ayı boyunca anlamlı bir gösteriye ev sahipliği yapacak. Kitap medeniyetimizi inşallah gösterebileceğiz. İstanbul bu köklü fuarın yeni mekânıyla yeniden renklenecek, şenlenecek ve mana kazanacak. Tarihî eserlerin gölgesinde kültürel bir cevelan olacak. Eserler, dergiler, ansiklopediler, çocuk kitapları sergilenecek standlarda. Sohbetlerde feyiz olacak, konuşmalarla beyin fırtınası esecek. İmza günlerinin herbiri birer muhabbet ikliminin doğmasına ve yeşermesine zemin hazırlayacak.
Kitap sevgisi yazdırır ama adı kayda geçsin diye bekleyen eserler var. İşte bir kısmı: Âşıklar Caddesi (Mücahit Koca), Sessizce (Arif Dülger), Yeni Yürek (Mücahit Koca), Rammah (Şener İşleyen), Surnâme (Mücahit Koca), Sezai Karakoç (Metin Önal Mengüşoğlu), Rubailer (Mücahit Kokca), Geriye Ver Yarınları (Şahin Cahit Yanık); Kardeşlik Ülküsü (Mücahit Koca), Özgürlük İçin Bir Şarkı (Nurettin Durman), Mavi Vosvoslu Kız (Fadi Kılıçzade), Vuslat İncileri (Demet Baykal), Kudüs Yolcusu (İbrahim Enes Duruay).
Fuarlar Anadolu’yu dört bir yandan kuşatıyor. Keşke imkânım olsa da İstanbul’un dışındaki 80 şehrimizdeki fuarlara da her zaman gidebilsem. Bu mümkün olmuyor, ama bazen yakın illerde bulunmak nasibimize düşüyor. Siz bu satırları okuduğunuzda ben de Kocaeli Kitap Fuarı’nda olacağım. Öğleden sonra İstiklalden İstikbale kitabımı anlatmaya çalışacağım. O menhus ihaneti, 15 Temmuz’u, destansı mücadeleyi dile getireceğim. Sonra da Damla Yayınevi standında Mihrabad Yayınları’ndan çıkan kitabımı imzalayacağım. Kimbilir belki de bu köşenin takipçisi dostlarla orda buluşacak, sohbet edeceğiz. İnşallah.