Böyle davarları nâzır yaptıklarını bilmiyordum
Nutkun canı ve kudretiyle ilgili seneler önce bir menkıbe dinlemiştim. Osmanlı İstanbul'unda nefesinin kuvvetiyle meşhur bir Cerrâhî şeyhi varmış. Bir gece şeyh efendi bir akşam yemeğine davet edilmiş. Davetlilerden...
Nutkun canı ve kudretiyle ilgili seneler önce bir menkıbe dinlemiştim. Osmanlı İstanbul'unda nefesinin kuvvetiyle meşhur bir Cerrâhî şeyhi varmış. Bir gece şeyh efendi bir akşam yemeğine davet edilmiş. Davetlilerden biri Osmanlı'nın Tababet Nâzırı (Sağlık Bakanı) imiş ve bu zat tıp eğitimini Paris'te almış.
Nâzır, kendi Batı eğilimli tahsiliyle pek iftihar eder ve şeyh efendi gibi “eski kafalı” Müslümanları hakir görürmüş.
O akşam davet sahibinin kızı sara nöbeti geçirmiş ve adamcağız şeyh efendiden kızını okumasını niyaz etmiş. Şeyh efendi kıza nefes edince kızda hemen rahatlama emareleri görülmüş.
Nâzır bu hale pek bozulmuş ve, “Bırakın efendim böyle bâtıl işleri! Modern Batı tıbbı var artık. Eski kafalardan çıkma böyle saçmalıklar bizi geri bırakıyor. Modern dünyada yaşıyoruz. Böyle üfürükçülükle birbirini iyileştirmek safsatası yerine artık doğru dürüst ilaçlar var…” gibilerinden çıkışmış. Şeyh efendi nâzıra dönerek, “Böyle anlayışsız davarları nâzır yaptıklarını bilmiyordum!” demiş.