Kafalar değişmeli
Okumuş yazmışların bir kesiminde, halka tepeden bakma, müzminleşmiş bir rahatsızlık.Doktor olmuş, mühendis olmuş, milleti beğenmez.Cümle âlem cahil, her şeyi ben bilirim havaları…Anası babası da...
Okumuş yazmışların bir kesiminde, halka tepeden bakma, müzminleşmiş bir rahatsızlık.
Doktor olmuş, mühendis olmuş, milleti beğenmez.
Cümle âlem cahil, her şeyi ben bilirim havaları…
Anası babası da o beğenmedikleri arasında tam ortada yer alır hâlbuki.
Öğretmen olmuş, nereye gitse kendini sınıftaki gibi görmek ister.
Herkes susar, ben konuşurum anlayışında.
Askerler ise ayrı bir âlem.
Daha askerî lisede kendilerini üstün görmeye başlıyorlar.
İleride yapacakları darbe sırasında, cuntaya kimleri alacaklarını tasarlamadıklarını kimse iddia etmesin, inandıramaz.
Bu tavırlara meslek deformasyonu deyip geçemeyiz.
*
Kuleli Askerî Lisesinde öğretmenlik yapan bir subay, öğrencilerine insanlara saygılı olmak gerektiğini anlatıyor vaktiyle.
“Siz askersiniz. Titizlikle seçildiniz, iyi bir eğitim alıyorsunuz. İleride hepiniz seçkin birer subay olacaksınız. Ancak dışarı çıktığınızda bir üst kimliğiniz var. O da vatandaşlık. Bunu unutmayın. Bir otobüse, vapura binmek için insanlar sıraya girdiyse, siz de girecek, sıranızı bileceksiniz…”
O sırada öğrencilerden biri itiraz etmiş.
“Ama biz askeriz…”
İşte kafa bu.
Asker olunca, en öne geçme hakkı olduğunu sanıyor.