Ölürüm Türkiye’m
Esat’ın kaçıp gidişi, Suriye’nin büyük bir kısmının özgürlüğe kavuşması, terör örgütü elindeki kısım hâriç, ülkenin her yerinde kutlanıyor. Yakın zamanda oralar da temizlenecek inşallah. Halkta büyük bir coşku var. Beraberinde -zorluklara rağmen– umut ve kararlılık. Kolay rastlanır bir durum değil, kansız bir devrim yaşandı Suriye’de. İkinci perdenin de kansız olmasını istiyoruz ama karar bize ait değil. İnat eden, sonuca katlanır. Halep Kalesi önünde davul zurna ile “Ölürüm Türkiye’m” çalındığına
Esat’ın kaçıp gidişi, Suriye’nin büyük bir kısmının özgürlüğe kavuşması, terör örgütü elindeki kısım hâriç, ülkenin her yerinde kutlanıyor. Yakın zamanda oralar da temizlenecek inşallah.
Halkta büyük bir coşku var. Beraberinde -zorluklara rağmen– umut ve kararlılık.
Kolay rastlanır bir durum değil, kansız bir devrim yaşandı Suriye’de.
İkinci perdenin de kansız olmasını istiyoruz ama karar bize ait değil. İnat eden, sonuca katlanır.
Halep Kalesi önünde davul zurna ile “Ölürüm Türkiye’m” çalındığına şahit olduk.
Küçük büyük herkes Türkiye’nin bu devrimde önemli bir rolü olduğunun farkında.
O şiiri yazan Dilaver Cebeci’ye rahmet olsun.
ÖLMÜŞÜZ SURİYE’M
İşkence merkezine çevrilen hapishane görüntüleri karşısında herkesin dili tutuldu. Söyleyecek söz bulmak mümkün değil çünkü. İnsanlık dışı muameleler yapıldığının izleri vardı. Muhalif olduğu için hapse atılanları aç susuz bırakmak, işkenceyle canından bezdirmek, gerçek anlamda çıldırtmak, ölüme terk etmek, hurda araba gibi pres altında ezerek insanları bir tabaka kâğıda çevirmek, hangi aklın ürünüdür ve hangi vicdana sığar? Esat döneminde kaç yüz bin kişinin öldürüldüğü, mezarının nerede olduğu belli değil.
“Ölürüm Türkiye’m”den sonra bir başka beste yapılsa ve “Ölmüşüz Suriye’m” diye çalınıp söylense yeridir.
ASIRLIK HASRET ÇEKEN İKİ KARDEŞ BULUŞTU
Şam’da bugünlerde bambaşka rüzgârlar esiyor.
MİT Başkanı İbrahim kalın Emevi Camii’nde namaz kılan Türkiye’nin ilk üst düzey ismi oldu.
İki yüze yakın devlet var yeryüzünde. Suriye’ye ilk giden Dışişleri Bakanı Türkiye’den.
Hakan Fidan ile Ahmed eş-Şara’nın buluşma sahnesi etkileyiciydi.
İki kardeşin samimiyetle sarılmasına şahit olduk. Asırlık hasret çeken iki kardeşti gördüğümüz.
Elde var bir: İşkenceci zalim kaçmış gitmiş, ülke zulümden kurtulmuş. Bundan ötesi, Şam’da kayısı.
*
Suriye’de yeni bir hayat, yeni bir sistem kurulacak. Gözlerde sevinç var, yüreklerde geleceğe dair büyük umutlar. Halep orada, arşın buradaydı, artık ikisi buluşacak; arşını oraya götürebiliriz, bir mâni yok yâni.
Cenab-ı Hakk’ın izniyle güvenli, istikrarlı bir yapı kurulacağına inanıyoruz. Öyle olmasını arzu ediyoruz.
İnsanca bir düzen kurulunca, en çok kimin kazançlı çıkacağı belli.
Bir: Suriye halkı, iki: Türkiye.
Bu gelişme sağlanınca, kimlerin üzüleceğini zikretmeye gerek yok.
Onlar kaybedenler kulübünde otursunlar. Sarılıp sarılıp ağlaşsınlar.
Zorluklara sabreden, ensar olmanın kıymetini bilenler olarak biz işimize bakalım.
Ülkemizi ilgilendiren açıklama en yetkili ağızdan geldi. Şara’nın birkaç gün önceki açıklaması gayet netti: “Türkiye’ye zarar verecek hiçbir yapıya izin vermeyiz.”
*
Pazar günkü basın toplantısında Bakan Fidan önemli noktalara temas etti. Her cümlesi köşe taşı gibi önemliydi: “En dar gününüzde beraberdik, bugün de buradayız. Suriye tarihî bir fırsat yakaladı. Terör tehdidinin bertaraf edilmesi, ekonominin güçlendirilmesi, Suriye halkının dönüşü mümkün. İstikrarın tesisi en öncelikli konu.
Hukukun üstünlüğü, azınlıkların korunması için kapsayıcı bir yönetim Suriye’nin hakkı. Devlet kurumlarının yeniden yapılandırılması için Türkiye tecrübelerini aktarmaya hazır.
Uluslararası toplum destek sağlamalıdır. Yeni yönetimle angaje olunmalı, bekle ve gör politikasından uzak durulmalıdır. Toprak bütünlüğünde hiçbir tereddüt yoktur. PKK/YPG’ye Suriye topraklarında yer yok. Bir an önce kendisini feshetmelidir. BAAS karanlığından kurtulan Suriye, PKK/YPG’yi de temizleyecektir.
İsrail, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı göstermelidir.”
*
Şara sözünü kısa tuttu. “Halkımızın yarısı ülke dışında. Vatandaşlarımızın dönmesini istiyoruz. Egemen ülkeler Suriye’ye destek vermeli. Ekonomik yaptırımlar kaldırılmalı. Önceki cani rejim, halkı katletti. Yaptırımlar o sebepleydi. Ülkede mağdurlar var. Sebep gittikten sonra ceza da kaldırılmalı. Mazlum insanlar cezalandırılmamalı.”
Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan Şam’a gitse, İstanbul’daki mitinglerden daha fazla kalabalık toplanır.
Aksini düşünen varsa, bahse girebiliriz.