Serdar aldı başını gitti, Elif üzgün
“Başka bir proje var, cazip bir teklif aldım” diyemedi tabii.
Kellerin Rıfat’a bakınca, işte diyorum, kahvecilerin kralı.
Kahvecilik yaptığı sahne pek fazla olmasa da sevimli geliyor. Bütün gıcıklığına rağmen sevimli.
Nasıl mesaj gönderiyordu ‘Amcaoğulları’ için? Hani onlardan hoşlanmıyordu?
Direğe yaslanıp ekrana bakarken, cebinden telefonu çıkarıp gizli gizli mesaj yazması unutulmaz. Yarışmada ‘Amcaoğulları’ kazansın diye.
Dişçi Musa Dayı, adamın hası.
Baştan başa sevgi, hoşgörü, kanaatkârlık.
Aynı vasıfları Süslü Badegül’ün fedakâr cefakâr şoförü Sefer için de sayabiliriz.
‘Oynakçı’ ile ‘Ağlakçı’ kardeşlerin inatlaşması, rekabetleri tam Hacivat Karagöz perdesi.
“Ağıtçı Hüseyin” ile “Düğüncü Muammer” desek de olur. Ne katlı çekişme, ne hoş atışmalar içindeler. Bir “Haay, Hak” demedikleri kaldı.
*
Amcaoğulları zaten en başta, sevdikleriyle beraber.
Her biri ayrı yetenek, ayrı bir sevgi abidesi.
‘Dercesine’ Selami ise bambaşka bir zenginlik.
Ve tabii onu da ayıramayız sevdiceği Keriman’dan.
Sesleri de pek güzel.
Onlar olmasa, dizinin.....